Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Vatan Sağolsun!
O gün hükümet Atatürk'ün vefat etmiş olduğunu resmen tüm dünyaya ilan ediyordu. Metni Başbakan Celal Bayar ile İçişleri Bakanı Şükrü Kaya birlikte hazırladılar: "Müdavi ve müşavir tabiplerin neşredilen son raporu Atatürk'ün dünyaya gözlerini kapadığını bildirmektedir. Bu acı hadise ile Türk vatanı büyük yapıcısını, Türk milleti ulu şefini, insanlık büyük evladını kaybetti. Milletimize, içimiz yanarak bu tarife sığmayan ziyandan dolayı en derin taziyelerimizi sunarız."
1950'li yıllarda MSB-TSK ilişkisi/Korgeneral Madanoğlu'nun anıları:
"Milli Savunma Bakanı kendisinden şöyle 15-20 adım açıkta bulundu. Genelkurmay Başkanına ve yanındakilere bakarken, Genelkurmay Başkanına şöyle parmağıyla işaret yaparak yanına çağırmış. Buna Genelkurmay Başkanı çok sinirlenmiş. 'Sen kimi çağırıyorsun . . . " diye azarlarcasına bağırmış . . . Bu durum kolordu subaylarına intikal etmiş ve bu durumda mürettep kolorduların komutanı yanına . . . 8-10 kişilik bir grup halinde tören üniformalarıyla gelip kılıçla­rıyla selam vererek Genelkurmay Başkanı'nın karşısına çıkmışlar. Demişler ki. . . Emredin şimdi başta Celal Bayar olmak üzere hepsini içeri tıka­lım"
Reklam
Zonguldak bölgesindeki madenlere ilişkin eski mevzuat 13-50 yaş arasında olup da bu çevrede yaşayanları maden ocaklarında çalışmakla yükümlü tutmaktaydı. Mevzuat ocaklardaki dar yerlere ancak küçük çocukların girebileceği gerekçesiyle çalıştırılmalarına izin veriyordu. Bu ilkel mevzuatta hiçbir işçi hakkı yer almamaktadır. Yeni tasarı ile yükümlülük kaldırılıyor, çocukların madenlerde çalıştırılması yasaklanıyor, sağlık, kaza, ücretsiz tedavi, temizlik, en az ücret, sekiz saat çalışma süresi gibi genel haklar ilk kez düzenleniyordu. Adalet Bakanı Refik Şevket İnce,İktisat Bakanı Celal Bayar ve bazı milletvekillerinin yaptıkları konuşmalardan sonra tasarı oylanıp kabul edildi, yasalaştı. Ciddi bir devrimdi bu. Celal Bayar 17.09.1921 günü kürsüye gelerek, bu yasa dolayısıyla işçilerin yasanın kabul edildiği 10 Eylül gününü 'en büyük gün ' olarak kabul ettiklerini, bu günü her yıl kutlayacaklarını bildirdiklerini açıklayacaktı.
Atatürk'ün hastalığı teşhis edilmişti. Ama ortada milletine vaat ettiği şerefle sonuçlandırmak istediği bir milli dava bulunuyordu. Türk Hatay'ın kurtarılması için Fransızlarla yapılan görüşmelerden sonuç alınmamıştı. Atatürk 19 Mayıs 1938 günü 19 Mayıs törenlerini izledikten sonra saat 17.00 de trenle Ankara'dan Mersin'e hareket eder. Mersin'e giderken trende Atatürk karnını göstererek; "Şişmanladım, bakın pantolonlarım dar gelmeye başladı. Onu bollandırmaya mecbur kaldım" diyordu. 20 Mayıs 1938 günü saat 13.00 Mersin'e gelir. Göz kamaştıran süngü parıltıları arasında kırk dakika askeri birliklerin resmi geçidini takip eder. Geçit resmi uzadıkça Atatürk'ün yorgunluğu giderek artar ve geçit merasiminin daha çabuk olması ve bitmesi için "Marş Marş" diye emir vererek resmi geçit merasimini sonlandırır. İlgililerin ricalarını kırmayarak, sıcak altında şehirde bazı ziyaretlerde bulunur. Vali Konağına dönüldüğünde bitap vaziyette kalır. Hemen istirahata çekilir. O günün yarsını ve geceyi dinlenmek ve istirahatla geçirir. Ertesi gün sabah Mersin'in 20 kilometre uzağında Viranşehir harabelerini gezer. Bu durum kendisinde yeni bir yorgunluk yaratır. Mersin'de bulunduğu sırada Başvekil Celal Bayar'a talimat verir; Burada iken "Ecnebi sefirlerine deyiniz ki Atatürk Mersin'dedir ve Hatay Meselesini halledinceye kadar da Mersin'de kalacaktır".
Sayfa 200 - Güven KitabeviKitabı okudu
Celal Bayar'ın eşi Reşide Hanım ise kocası Başbakanken de, Cumhurbaşkanı iken de beş vakit namazını hiç bırakmamıştır. Kararlı ve hatta inatçı bir portre çizmiş bulunan Reşide Hanım, Yunan işgalinde ailece zulümlerine maruz kaldığı Yunanlıların devlet başkanı Türkiye'yi ziyarete geldiğinde Celal Bayar'ın yanındaki koltuğu boş bırakır, bütün ısrarlarına rağmen kocasına eşlik etmez. Nihayet 25 Aralık 1962'de ömür boyu hapse mahkûm edilen kocasını yalnız bırakmamak için trenle Kayseri'ye giderken yolda kalp krizinden ölür ve cenaze namazı, 27 Mayıs'a muazzam bir tepki hareketine dönüşür. Cumhuriyet tarihinin en geniş katılımlı cenaze törenlerinden birisine sahne olan Ankara'da, halk darbecilere tepkisini bu vesileyle yansıtmak fırsatını bulmuştur. Torunu Prof. Emine Gürsoy'un deyişiyle, Cumhuriyet tarihinde bir devlet başkanının hanımına düzenlenen en kalabalık cenaze törenidir bu.
Sayfa 181 - Timaș Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2007Kitabı okudu
Dünyanın karışması uzak değildir! Savaşı balkanlardan ve dolayısıyla Türkiye'den uzak tutmanın çaresi, bir Balkan Paktı kurmaktır. Önce Pakt'ın ekonomik zemini hazırlansın, sonra askeri zemini kolay bulunur. Senin vazifen, bu ekonomik zemini hazırlamaktır.
Atatürk'ün Celal Bayarla konuşmasıKitabı okudu
Reklam
II. Dünya Savaşı’ndan sonra İnönü’nün direktifleriyle Meclis çatısı altında çok partili demokrasiye doğru bir hareketlenme oldu. İnönü’nün bir muhalefet partisi kurulması fikrini desteklemesinin değişik nedenleri vardı. Bu, kısmen Türkiye’nin liberal ve demokratik bir ülke olduğunu kanıtlama çabasından, kısmen de savaş yıllarının devletçi politikasının savaş sonrasında daha az başarı kaydetmeye başlamasından kaynaklanmaktaydı. Ayrıca yabancı kredi kaynakları, ABD gibi liberal bir ekonomi ve siyaseti tercih etmekteydiler. Birleşmiş Milletler’in bir üyesi ve savaşta demokratik ülkelerin destekçisi olan Türkiye’de CHP liderliği, siyasi liberalleşmeye izin vermek durumundaydı. Nitekim CHP daha fazla direnemedi. Böylece 1946 yılının başında Demokrat Parti kurulmuş oldu. Siyasi alandaki demokratikleşme ve liberalleşme kısa bir zaman sonra radyonun yayıncılık anlayışına da etki etti. Gerek Celal Bayar ve gerekse bazı DP Milletvekilleri, birçok konuşmalarında, radyonun CHP taraftarı yayın yaptığını, kendilerinin bu yayınlara karşı cevap haklarının olması ve radyodan kendilerinin de yararlanması gerektiğini savunmuşlardı.
Başlık Yayın GrubuKitabı okudu
Cumhurbaşkanımız Celal Bayar, Demokrat Parti'nin baş kurucusudur ama "Benim partim" diye söz ettiği Demokrat Parti değil, "İttihat ve Terakki" idi ve o Yassıada'da dahi İttihatçıydı.
Celal Bayar'ı İpten Alan Papa
Celal Bayar ile Roncalli'nin dostluğu Türkiye tarihinde bir ilke de imza atmıştır. Celal Bayar eski dostu Roncalli Papa seçilince Vatikana giderek onu bizzat makamında kutlayan ilk Türk ve Müslüman devlet başkanı oldu. O güne kadar hiçbir Müslüman devlet başkanı, Papa'nın ayağına gitmemişti. Bu sürpriz ziyaret Vatikan ile Türkiye arasındaki ilişkilerde Ortodoks âlemine karşı bir gözdağı oldu. İstanbullu Papa, Bayar'ın bu cesur girişimini karşılıksız bırakmadı. 1960'ta yapılan askeri darbede Yassıada'ya gönderilen ve daha sonra da idama mahkum edilen Celal Bayar'a çok anlamlı bir jest yaptı. Türk Silahlı Kuvvetleri adına Celal Bayar'ı idama mahkûm eden sıkıyönetim mahkemesi idamdan birkaç saat önce kararından vaz geçti. Bir gece önce Ankara'ya gelen ve bizzat Papa 23.John'un mesajını ileten bir kardinal, darbeci subaylara Celal Bayar idam edilirse Papa'yı ve tüm katolik âlemini karşılarında bulacaklarını sert bir dille bildirdi. Sonuçta zavallı Adnan Menderes ve arkadaşları asıldılar, komitacı Celal Bayar daha uzun yıllar yaşadı...
İttihat, Osmanlıda oğlancılık, Rabıta, 28Şubat, Apollo, Yunan...
_İttihat Terakki Cemiyeti_ _Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Halil Kut, Mehmet Akif Ersoy, Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Talat Paşa, İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebesoy, Ali Çetinkaya, Ziya Gökalp, Hacı Bekir, Tevfik Rüştü Aras, Said Halim Paşa, Nuri Conker, Çerkez Ethem, Yunus Nadi… _1889 devletin
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.