Gülen Hareketi'nin ya da "Cemaat"in bilinen bir adresi yoktu, posta kutusu yoktu, resmi bir örgütsel kaydı yoktu, bir merkezi banka hesabı yoktu, hiçbir şeyi yoktu. Takipçileri, Şeriat veya Cihat için hiç gösteri düzenlemediler; eylemleri hep gözden uzak tutuldu.
İslam tüm insanlığın müşküllerine çözüm üreten bir dindir. 13 asırlık uygulamasıyla da bunu ispat etmiştir. Her ne kadar yönetim olarak 4 halife sonrası saltanat boyutuna evrilmiş olsa da hakim düzen İslam’dı. Elbette 4 halife sonrası yönetimleri dört dörtlük İslami bir yönetim olarak görmesek de 20.yy. başlarına kadar yasamanın kaynağı Kur-an
Aşiret bir çobanlar kafilesini, nahiye bir köy yahut bir kasabayı, ocak bir sanatın mensuplarını, lonca bir mesleğin fertlerini, cemaat bir yerdeki mezhepdaşları yabancılara karşı tek vücut bir aile haline koyar.
Cizvitler, Müslüman Kardeşler ve Fethullah Gülen'in "Cemaat"ı gibi esas gayretlerini Avrupa'nın gelecekteki soylularının ve hükümdarlarının eğitimini şekillendirmeye yoğunlaştırdılar. Bunu tarikatlarının katı itaat disiplini içinde ve Protestan reformculara ve Kilise içindeki kâfirlere karşı besledikleri saldırganca duygularla yapıyorlardı.
Eshâb-ı kirâmın yetiştirdikleri ve onların talebesinin yetiştirdikleri âlimler(Ehl-i sünnet vel-cemâ'at) mezhebinin âlimleridir. Mezhep, yol demektir. Ehl-i sünnet vel cemâ'at mezhebi demek, Resulullahın ve Onun cemaatinin yolunda olan müslümanlar demektir... Dört mezhebin imamları birdir ve Eshab-i kiramın yolu ancak Ehl-i sünnet alimlerinin kitâblarından öğrenilebilir.
Şekspir demiş ki: "Acı geldiği zaman teker teker değil, cümbür cemaat gelir."
Bazen öyle bîçare ve karamsar hissediyor ki kendini insan...
Bir umut izi arıyor köşe bucak. İnsanın yarına dair umudu her daim diridir zaten.
Diyor ya şarkıda: "Yaprak döker bir yanımız. Bir yanımız bahar bahçe."