Apartheid sonrası siyahilere verilen verimsiz bölgelerden birinin göze çarpmayan hastanesine idealist Doktor Laurence gelir. Oraya yıllarını veren Doktor Frank ise değişime inanmaz, onun için değişim anlamsızdır. İki zıt karakter aynı odada kalmaya başlar.
Değişim işte tam bu noktada başlar.
.
Vaat, Taşocağı ve Domuzların Güzel Çığlıkları’ndan sonra İyi Doktor’da da aynı coğrafyanın sesini duyuruyor Damon Galgut. Değişen siyasi rollerin ağırlığı altında bir adım öteye gidemeyen toplulukların sesini. Bir şeyleri değiştirmek isteyenlerin hayalperest olarak adlandırıldığı yerleri.
Frank ve Laurence üzerinden ilerleyen hikayenin gizli özneleri de çok kuvvetli.
Yazar Galgut büyük resimde yavaş bürokrasiyi, yozlaşmayı, ayrımcılığı anlatıyor. Arka planda ise daha bireysel çekişmeler var: aldatma-vicdan-ebeveyn ilişkileri. Kazıdıkça beğendiğim bir eser oldu İyi Doktor~
.
Kıvanç Güney çevirisi, Nahide Dikel kapak tasarımıyla ~