Akşamüstü, incecik, ılık yağıyor yağmur.
Geçmişin tozlu sayfalarında el yordamıyla ilerlerken tek katlı bir evin salonunda görüyorum kendimi. Sekiz kişilik olmasına rağmen iki çift laf edeni olmamış, dört ayağının üzerinde durmaktan bezmiş bir yemek masasında oturuyorum.
Karanlık için mum, kötü ruhlar uzak dursun diye tütsü yakmışım! Hokka, çini
(...)kapının açıldığını duydu. Bu Pat olmalıydı, zavallı kız bir yerlerde sıkıcı bir gece geçirmiş, şimdi eve dönüyor olmalıydı. Ona iyi davranmaya kara verdi, işleri bu kadar iyi gittiğine göre, pekâlâ biraz cömertlik gösterebilirdi.
Pat mutfağa girdiğinde Bruce ona gülümsedi.
“Bir fincan kahve?” dedi. “Kendime de yapacaktım.”
Pat kızardı.
Yağmurlar yağacak uzun
Yağmurlar ince
Dünya, bir alıcı kuş gibi
Üstüme çökünce
Ne bir sözcük kalacak,
Ne de bir çığlık...
Yine de gülsün isterim
Şu pencerelerde
Sokağı seyreden çocuk;
Gülsün artık!
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...
"Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik...
Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre...
Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet...
İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet...
Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'an'ında