Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
O bir ince saz gibi bükülür, rüzgarı gösteren pervane gibi döner, bir çıkrık tepesi gibi dansederdi.
O bir ince saz gibi bükülür, rüzgarı gösteren pervane gibi döner, bir çıkrık tepesi gibi dansederdi.
Sayfa 20
Reklam
Ancak asıl şaşılacak olan başka, Devinimi yavaşlasa da sayıca; Aldırmadan kurşun ayaklarına, Öyle çabuk döndü ki göz göremedi Derken yavaşladı gizli bir güçle, Bir inç ilerliyor şimdi anca bir saatte. Çıkrık ve baca, hep yan yana Bırakmadılar birbirini asla.
1820'de Fransa veya Britanya'da elle çalışan çıkrık yerine buharla çalışan çıkrık kullanan bir iplik işçisi, sanayileşme öncesindeki meslektaşının tam yüz katı iplik üretebiliyordu. Verimlilikteki bu artış, dokumacılıkta görülmemiş bir şeydi.
Sayfa 18 - say yayınları, birinci baskı, çeviren: nurdan soysal, 2021, sirkeci
Çıkrık
affet! edison’u çarpan ilk elektrik kadar masum benim de kalbim!
Sayfa 23 - canKitabı okudu
Büyük bir oda. Bahçeye açılan bir pencere Ortada bir masa Yanda bir kapı Daha birkaç şey: Örneğin bir yunus balığı camdan, bir heykel Sabah. Duvarda gün tanrıları Rezneler, sedef otları, küpe çiçekleri görünür pencereden Görünür ama görünmez Yani hiçbir şey yerinde değil pek. Bugün ne? Salı! O bile yerinde değil Bir bardak, bir sürahi yerinden
Reklam
Masa Da Masaymış Ha...
Adam yaşama sevinci içinde Masaya anahtarlarını koydu Bakır kaseye çiçekleri koydu Sütünü yumurtasını koydu Pencereden gelen ışığı koydu Bisiklet sesini çıkrık sesini Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu Adam masaya Aklında olup bitenleri koydu Ne yapmak istiyordu hayatta İşte onu koydu Kimi seviyordu kimi sevmiyordu Adam masaya onları da koydu Üç kere üç dokuz ederdi Adam koydu masaya dokuzu Pencere yanındaydı gökyüzü yanında Uzandı masaya sonsuzu koydu ..... Uykusunu koydu uyanıklığını koydu Tokluğunu açlığını koydu Masa da masaymış ha Bana mısın demedi bu kadar yüke Bir iki sallandı durdu Adam ha babam koyuyordu
Sayfa 52 - Yapı Kredi Yayınları
MASA DA MASAYMIŞ HA!
Adam yaşama sevinci içinde Masaya anahtarlarını koydu Bakır kâseye çiçekleri koydu Sütünü yumurtasını koydu Pencereden gelen ışığı koydu Bisiklet sesini çıkrık sesini Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu Adam masaya Aklında olup bitenleri koydu Ne yapmak istiyordu hayatta İşte onu koydu Kimi seviyordu kimi sevmiyordu Adam masaya onları da koydu Üç kere üç dokuz ederdi Adam koydu masaya dokuzu Pencere yanındaydı gökyüzü yanında Uzandı masaya sonsuzu koydu Bir bira içmek istiyordu kaç gündür Masaya biranın dökülüşünü koydu Uykusunu koydu uyanıklığını koydu Tokluğunu açlığını koydu. Masa da masaymış ha Bana mısın demedi bu kadar yüke Bir iki sallandı durdu Adam ha babam koyuyordu.
Edip Cansever
Edip Cansever
Masa da masaymış ha
Adam yaşama sevinci içinde Masaya anahtarlarını koydu Bakır kâseye çiçekleri koydu Sütünü yumurtasını koydu Pencereden gelen ışığı koydu Bisiklet sesini çıkrık sesini Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu Adam masaya Aklında olup bitenleri koydu Ne yapmak istiyordu hayatta İşte onu koydu Kimi seviyordu kimi sevmiyordu Adam masaya onları da koydu Üç kere üç dokuz ederdi Adam koydu masaya dokuzu Pencere yanındaydı gökyüzü yanında Uzandı masaya sonsuzu koydu Bir bira içmek istiyordu kaç gündür Masaya biranın dökülüşünü koydu Uykusunu koydu uyanıklığını koydu Tokluğunu açlığını koydu. Masa da masaymış ha Bana mısın demedi bu kadar yüke Bir iki sallandı durdu Adam ha babam koyuyordu.
Edip Cansever
Edip Cansever
Merhaba İstanbul
youtube.com/watch?v=5qy4IKy... Bu benim dünyaya ilk gelişim, Yıkarak saltanatını koca Fatih’in. Kundakla kefen arasında bir gün, İstanbul, İstanbul deyişim. Merhaba Kızkulesi, merhaba Eyüp Sultan, Kanlıca, Şehremini merhaba... Bir İstanbul esiyor çocukluğumdan, Ekşi bozalı, Arnavut kaldırımları lâpâ lâpâ. Yuşâ’dan mı okunur o
Reklam
Necip Fazıl Kısakürek
İki yıldız arası öğe asılı hamak.... Uyku, uyku...zamansız ve mekansız uyumak Harfsiz ve kelimesiz düşünmek yaradanı. İlgisizlik, her şeyden kesilmiş ilgisizlik; Bilmeyiz ki, en büyük ilme denk bilgisizlik. Usandım boşyere hep gitmelerden, gelmelerden Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden. Göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık; Kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık. Bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri; Raflarda toza batmış peygamberlerden bildiri. Hergün yalnız namazdan namaza uyanayım; Bir dilim kuru ekmek, acı suya banayım! Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla Yaşaya bursun insan, hayat dediği zanla.
Adam yaşama sevinci içinde Masaya anahtarlarını koydu Bakır kâseye çiçekleri koydu Sütünü yumurtasını koydu Pencereden gelen ışığı koydu Bisiklet sesini çıkrık sesini Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu Adam masaya Aklında olup bitenleri koydu Ne yapmak istiyordu hayatta İşte onu koydu Kimi seviyordu kimi sevmiyordu Adam masaya onları da koydu Üç kere üç dokuz ederdi Adam koydu masaya dokuzu Pencere yanındaydı gökyüzü yanında Uzandı masaya sonsuzu koydu Bir bira içmek istiyordu kaç gündür Masaya biranın dökülüşünü koydu Uykusunu koydu uyanıklığını koydu Tokluğunu açlığını koydu. Masa da masaymış ha Bana mısın demedi bu kadar yüke Bir iki sallandı durdu Adam ha babam koyuyordu.
Edip Cansever Şiiri
Edip Cansever Şiiri
böyle susuyorum ben çok değiştim sense nasıl denir — hâlâ o kızsın dinle ağlayarak çıkrık sesini işte şu dünyada yapayalnızsın
Sayfa 16 - Ötüken Neşriyat
Masa Da Masaymış Ha...
QAdam yaşama sevinci içinde Masaya anahtarlarını koydu Bakır kâseye çiçekleri koydu Sütünü yumurtasını koydu Pencereden gelen ışığı koydu Bisiklet sesini çıkrık sesini Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu Adam masaya Aklında olup bitenleri koydu Ne yapmak istiyordu hayatta İşte onu koydu Kimi seviyordu kimi sevmiyordu Adam masaya onları da koydu Üç kere üç dokuz ederdi Adam koydu masaya dokuzu Pencere yanındaydı gökyüzü yanında Uzandı masaya sonsuzu koydu Bir bira içmek istiyordu kaç gündür Masaya biranın dökülüşünü koydu Uykusunu koydu uyanıklığını koydu Tokluğunu açlığını koydu. Masa da masaymış ha Bana mısın demedi bu kadar yüke Bir iki sallandı durdu Adam ha babam koyuyordu.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.