150 syf.
2/10 puan verdi
Orhan Kemal'in kendi hayatindan kesitler sunan ( Orhan Kemal 'de katip Necati gibi katiplik yapmis ve karisi da Cemile gibi circir fabrikasinda isciymis) 1930 lu yillarin Adanasini, isci kesimini anlatan bir "ask" romani. Bu kitap beni ne olaylar bakimindan ne de anlatim bakimindan hic etkilmedi. Ask romani kategorisine sokacak bir ask yok. Iscilerin derdini yasadiklarini detayli anlatan bir anlatim yok. Kitap daha cok birileri asil kitabi okuyup ozet cikarmis gibi duruyor. Kitabi okumak bir kac saatinizi alir. Cok buyuk beklentiye girmeden bu kadar cok bilinen bir kitap hakkinda sizin de fikriniz olsun diye okuyabilirsiniz.
Cemile
CemileOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20173,934 okunma
Kizilderili
Bir gün New York’ ta bir grup is arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, Kızılderili’ dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına çırçır böceği sesinin geldiğini söyleyerek çırçır böceği aramaya baslar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder. Kızılderili , yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir çırçır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızılderiliye: “Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?” diye sorar. Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder. Kızılderili, arkadaşına dönerek: *Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin.” der...
Reklam
Günün Yazısı
Doğru şeyler ekseriyetle bir aradadır. Doğru insanlar, doğru şiirler, doğru kelimeler... Hepsi! Salâh Birsel, "Güzel olan, iyi olandan hiç mi hiç ayrılmaz." derken bundan bahseder . İyilikle ve güzellikle dolu bir gün olsun .... Salâh Birsel - Dört Köşeli Üçgen Sel Yayıncılık, s.86-89 *Metnin orijinaline sadık
GÖRMEK - DUYMAK
Bir gün New York’ ta bir grup is arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, Kızılderili’ dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına çırçır böceği sesinin geldiğini söyleyerek çırçır böceği aramaya baslar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder. Kızılderili , yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir çırçır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızılderiliye: “Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?” diye sorar. Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder. Kızılderili, arkadaşına dönerek: *Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin.” der...
Tanpınar, Beş Şehir'de "İstanbul"a su sesleriyle başlar. Arabistan'da tanıdıkları yaşlı bir kadın ikide birde "İstanbul sularını" sayıklamaktadır: "Çırçır, Karakulak, Şifa suyu, Hünkar suyu, Taşdelen, Sırmakeş..." Bugünün İstanbul'unda bu sesleri duymak imkansız. Her biri plastik şişelerde, bir litrelik, beş litrelik, ikili altı litrelik, 'market'lerde...
Sayfa 14 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Açlıktan, açıklıktan ve açık bırakılmışlıktan, hastalıktan ve yoksulluktan ve inançtan ölen insanlar ve küçük zavallı kadınlar dururken. Kesilenler, vurulanlar, dövülenler, kaynaşan kalabalık ve güpegündüz. Bunca suskunluk, yılgınlık, korku kol gezerken... Daha neler varken ve dünyanın dört bir yanında, saymakla bitmezken yani... Bir kadınla bir erkek arasındaki o aldatıcı uyum uyumsuzluğa dönüşebilir. Derken bir gece, bir kıyıda çatının gölgesi ay ışığına çapraz düşmüş kara bir üçgenken ve cırcır böcekleri öter dururken o güvenlik dolu evin bir duvarı durup dururken çökebilir.
Sayfa 150
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.