Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Köküne bak millet!
Devletimizin kurucusu Osman Bey'i tanımak için en başta müşahhas olay olarak, Anadolu'ya geldikleri zaman misafir oldukları evde, Allah Kitabı önünde yatıp uyumayarak sabaha kadar huzurunda ayakta durduklarını söylemek yeter ders değil midir? Hüdavendigar'ın yaralı düşmana bile su vermek emeli ile Allah'a yaranmak istediği anda şehit edildiğini mânalandırmak, din ile ahlakın kucaklaştığı ulvi bir anın tesbiti demek olmaz mı? Yine, Osman Bey'in oğluna nasihatı gibi II. Murad'ın vasiyetnamesi de, çocuklarımızı Allah ve insan sevgisi ile dolduracak muhteşem ve eşsiz vesikalardır. Fatih'in, tarihte devir açacak fethi yaparken Hacı Bayram'ın müridi olan şeyhi Ak Şemseddin'e danışması ve istiharenin müjdesiyle bu büyük harekete girişmesi, eşi tarihte görülmüş bir iman hareketi midir? Yavuz Selim'in sırf vatan sevdasıyla henüz kanlanan kılıcı elinde kurumadan, İbni Kemal'in atının ayağından kendi üzerine sıçrayan çamuru şeref bilerek, hürmetle onu çıkarıp da kaftancı başıya verirken; "Bunu tabutuma örtünüz. Zira ulemarın atının ayağından sıçrayan çamur dahi bizim için şereftir" deyişi cihan tarihinde görülmemiş ve belki de görülmeyecek bir ilim ve ahlâk harikası sayılmaz mı?
Sayfa 156
Reklam
Tarihi gerçeklere baktığımızda; Şeyh'in doğum yerinin Kütahya'nın Simav ilçesi olduğu iddiası gerçeklere çok daha uygun düşmektedir. Bugün Kütahya'nın Simav ilçesinde; hala “Şeyh Bedreddin camii”, "Şeyh Bedreddin caddesi”, "Şeyh Bedreddin ilkokulu" ve "Şeyh Bedreddin harmanı" gibi isimlerin halk arasında
CHP Dönemi Siyasetle İlişkisi Derginin çıkış amacının mevcut siyasi iktidarın halk ve onun değerleri üzerindeki baskısına son vermek olduğu daha birinci sayının ilk sayfasında net bir şekilde ortaya konulmuştur. Derginin isminin altında yer alan “Allah’a, Millete, Vatana Koşanların Dergisi” ve “Hakka Tapar-Halkı Tutar” sloganları yayın
Basmacı liderlerinin sonu 1928-29 yılları boyunca Afganistan'da gelişen olaylar, sadece Afgan halkını değil, Kuzey Afganistan'a iltica eden Türkistanlıları da yoğun biçimde etkilemiş, başta Lakay İbrahim Beg olmak üzere bazı Basmacı liderlerinin kaderlerini tayin etmiştir. Kâbil'de Nadir Şah’ı iktidara, Beççe-i Saka’yı ise
Önemli..
Siyasi ve içtimai olaylar, iman ve iradenin eserleridir ve öyle okutulmalıdır. Devletimizin kurucusu Osman Bey'i tanımak için en bas müşahhas olay olarak, Anadolu'ya geldikleri zaman misa fir oldukları evde, Allah Kitabı önünde yatıp uyumayarak sabaha kadar huzurunda ayakta durduklarını söylemek yeter ders değil midir? Hüdavendigâr'ın yaralı düşmana bile su vermek emeli ile Allah'a yaranmak istediği anda şehit edildiğini mânalandırmak, din ile ahlâkın kucaklaştığı ulvi bir anın tesbiti demek olmaz mı? Yine, Osman Bey'in oğluna nasihatı gibi II. Murad'ın vasiyetnamesi de, çocuklarımızı Allah ve insan sevgisi ile dolduracak muhteşem ve eşsiz vesikalardır. Fatih'in, tarihte devir açacak fethi yaparken Hacı Bayram'ın müridi olan şeyhi Ak Şemseddin'e danışması ve istiharenin müjdesiyle bu büyük harekete girişmesi, eşi tarihte görülmüş bir iman hareketi Yavuz Selim'in sırf vatan sevdasıyla henüz kanlanan kılıcı elinde kurumadan, İbni Kemal'in atının ayağından kendi üzerine sıçrayan çamuru şeref bilerek, hürmetle onu çıkarıp da kaftancı başıya verirken; "Bunu tabutuma örtünüz. Zira ulemanın atının ayağından sıçrayan çamur dahi bizim için şereftir" deyişi cihan tarihinde görülmemiş ve belki de görülmeyecek bir ilim ve ahlâk harikası sayılmaz mı? Efes'i ziyaretten önce gençlerimize Yavuz Selim'in türbesini ziyaret ettirip de beşyüz yıllık ilim aşkıyla hürmeti tanıtan dinin sevdasını anlatmak kimsenin aklına gelmiyor. Nerede böyle Allah'a yönelen ahlâk müzesi vardır? Serapa abideleşen insan varlığı ile dopdolu bir tarihimiz var iken, devrimler vapıp da kendimizi aramaktan korkumuz, ahlâkî bir gerileyiş, bir iflâs değil de nedir?
Reklam
“Yunus, buğdayları alıp yola koyuldu. Bir an önce köyüne gitmek isteğinde idi. Fakat köyün aşağısına gelince, önüne çıkan yokuşu çıkar çıkmaz 'ne olmayacak iş etim ben, dedi. Vilayet erine vardım. Bana nasip sundu, her alıcın çekirdeği başına on nefes verdi, kabul etmedim. O nasipten mahrum kaldım. Döneyim tekrar varayım, belki gene himmet
15 Şubat 1977'deki "Ülkücü Gençlik Ölecek İslam Güneşi Sönmeyecek" adlı yazısında ise komünizmle mücadelenin inananlarla inanmayanlar arasında binlerce yıldır yaşanan kavganın günümüzdeki devamı olduğunu söyler. "Türk kavmi İslam'ın kılıcı olarak cephede savaşmış ve tarihi fonksiyonunu daima yerine getirmiştir," diyen
Tarihi, siyasi olaylar yığını halinde okumanın, geri bir öğretim olduğunu söylemeye hâcet yoktur sanırım. Siyasi ve içtimâi olaylar, iman ve iradenin eserleridir ve öyle okutulmalıdır. hamleleri ruhları kımıldatmalıdır. Devletimizin kurucusu Osman Bey'i tanimak için en başta müşahhas olay olarak, Anadolu'ya geldikleri zaman misafir oldukları evde, Allah Kitabı önünde yatıp uyumayarak, sabaha kadar huzurunda ayakta durduklarını söylemek yeter ders değil midir? Hüdavendigâr'ın yaralı düşmana bile su vermek emeli ile Allah'a yaranmak istediği anda şehit edildiğini mânalandırmak, din ile ahlâkan kucaklaştığı ulvi bir anın tesbiti demek olmaz mı? Yine, Osman Bey'in oğluna nasihatı gibi II. Murad'ın vasiyetnamesi de, çocuklarımızı Allah ve insan sevgisi ile dolduracak muhteşem ve eşsiz vesikalardır. Fatih'in, tarihte devir açacak fethi yaparken Hacı Bayram'ın müridi olan şeyhi Ak Şemseddin'e danışması ve istiharenin müjdesiyle bu büyük harekete girişmesi, eşi tarihte görülmüş bir iman hareketi midir? Yavuz Selim'in sırf vatan sevdasıyla henüz kanlanan kılıcı elinde kurumadan, İbni Kemal'in atının ayağından kendi üzerine sıçrayan çamuru şeref bilerek, hürmetle onu çıkarıp da kaftancı başıya verirken; "Bunu tabutuma örtünüz. Zira ulemanın atının ayağından sıçrayan çamur dahi bizim için şereftir" deyişi cihan tarihinde görülmemiş ve belki de görülmeyecek bir ilim ve ahlâk harikası sayılmaz mı?
Sayfa 156Kitabı okudu
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.