Her kitabın sonunda beni Hakan Gündayla tanıştıran, tanımadığım o adama teşekkür ediyorum.
Yazar yine beni varlığından habersiz olduğum yaşam şartlarının, çevremde bulunmayan insanların, gerçek olduğuna inanamayacağım olayların ortasında bütün şaşkınlığımla bıraktı. Kitapta yazılmayan bi suç kalmamış sanırım. Din, çocuk gelinler, tecavüz, cinayet, madde bağımlılığı ve diğerleri öyle bir açıklıkla işlenmiş ki birçok insan midesinin kaldırmadığını belirtmiş. Çünkü salt hayat anlatılmış kitapta, hiçbir sanat kaygısı gözetmeden yüzümüze vurulmuş hayatlar. Derdâ ve Derda'nın o küçük yaşta başlayan büyük hayatları. Acıyla dövülmüş kaderlerinin aşırıya kaçan tesadüfler sayesinde birleşmesi ve bunlar anlatılırken Oğuz Atay'ın kitaba dahil olması elbette beklenmedik bir şeydi.Aslında kitap Hakan Günday karakterlerinin birleştiği ortak nokta olan 'tutunamayanlar' sıfatına layık iki karakterle yeniden anlatılarak Oğuz Atay'a bir övgü niteliğinde yazılmış. O zaman bize de 'Ben de burdayım!' demek düşer. Kuşkusuz kitabın en güzel bölümü masal bölümüydü, çok büyük bir mesaj verilmiş ve boş hayatlarımızda çürüyüp gideceğimiz gerçeği dile getirilmiş.
Son olarak her ne kadar ağırdan almak istesem de Hakan Günday'ın okumadığım sadece iki kitabının kalması beni üzüyor, umarım idareli okuyabilirim çünkü bu yazarı az seviyorum..