Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırab çektim
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 25. Basım Ocak 2015, İstanbulKitabı okudu
176 syf.
·
Puan vermedi
Hayatlar hikâyeler..
Sanırım 8 – 9 yaşlarımdayım, karşı komşumuz vardı şen şakrak 3 çocuklu Emel teyze. Sık sık gelir giderdi bize, Kocası Emin amcayı ise arada sırada görürdüm. Gerçi sadece ben değil karısı dahil herkes arada sırada görüyor. Adam sağda solda, rastlayana aşk olsun … Bir sabah erkenden çocukları ile birlikte geldi Emel teyze. Hırpalanmış yüzü gözü şiş
Hovarda Alemi
Hovarda AlemiOsman Özarslan · İletişim Yayıncılık · 201672 okunma
Reklam
İnsan, önceden anasının kucağına, bir dilin, bir geleneğin içine doğardı, şimdiki çocuklar fazladan dijital teknolojinin de içine doğuyorlar. Dijitallik, adeta onların ana dili gibi, bizim içinse öğrenmeye, kekeleyerek konuşmaya çalıştığımız bir yabancı dil.
Sayfa 30 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
198 syf.
6/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Sağ twix mi, sol twix mi? Tarafını seç. Bu kitabı okuyanların, popüler olmasını abartılı bulanlar ve haklı bulanlar olmak üzere ikiye ayrıldığı söyleniyor. Kitabın konusu hakkında bilgi almak için öne çıkan incelemeleri okuyabilirsiniz. Ben o kısmı atlıyorum. Sadece, okumayı düşünen arkadaşlara kitabın neden bu kadar popüler olduğunu maddeler
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,3bin okunma
·
Puan vermedi
KİTAP OKUMANIN FAYDALARI NELERDİR? Kitap okumanın faydaları insanların hayat mücadelesi, geçim kaygısı, uzun süren çalışma saatleri gibi nedenlerle göz ardı edilmektedir. Ancak onca yoğunluğa rağmen birkaç sayfa da olsa kitap okumanın hem zihnimize hem de yaşamlarımıza çok fazla katkısı vardır. Kitaplar bizi günlük hayatın stresinden, akıcılığından ya da durağından uzaklaştırır. Zihnimizi dinlendirmek, taze ve faydalı bilgilerle zihnimizi yeniden doldurmak için tetikleyici bir rol üstlenir. Zihni yenilenen kişi yaşamdan daha fazla zevk alır. Eskiden, biz lise ya da ilkokul sıralarındayken bir kusur işlediğimizde öğretmenler kitap okuma cezaları verirdi. Ceza mı? Böyle bir cezaya karşı daha çok kusur işlemek gelirdi insanın içinden. Oysa güzel davranışlarda bir ödül olarak verilmeliydi kitaplar. Hal böyle olunca, kitap okumayı bir ceza olarak gören çocuklar kitaplardan uzaklaşmaya başladı. Zira onlar için okumak bir zorunluluktu ve insan beyni zorunlu davranışlara karşı isteksiz bir tutum sergilemekteydi.
Yaşadığım Gibi
Yaşadığım GibiAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 2019390 okunma
Çocuklar sizin çocuklarınız değil, Onlar kendi yolunu izleyen hayatın oğulları ve kızları. Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler Ve sizinle birlikte olsalar da, sizin değiller. Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil. Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır. Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil. Çünkü ruhlar yarındadır. Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz. Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları Kendiniz gibi olmaya zorlamayın. Çünkü hayat geriye dönmez, Dünle de bir alışverişi yoktur. Siz yaysınız, çocuklarınız ise, Sizden çok ilerilere atılmış oklar. Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür. Ve o yüce gücü ile yayı eğerek, Okun uzaklara uçmasını sağlar. Okçunun önünde kıvançla eğilin. Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar, Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever
Halil Cibran
Halil Cibran
Reklam
Yemen
Es-Selam Değerli Dostlar... Öncelikle Cuman(m)ız Hayr ola... Hepimizin bildiği gibi şu aralar Yemen kan ağlıyor... Yemenli bir çocuğun dilinden dökülen cümleler yürekleri dağlıyor; ''- Anneciğim; Cennette ekmek var mı? Varsa ölelim, karnımız doysun... Bizler kuşu ölmüş bir çocuğa baş sağlığına giden bir peygamberin ümmeti değil miyiz? Kuşlar aç kalmadı Ey Ömer... Müslüman ülkede çocuklar aç kalıyor diyen bir neslin mensubu değil miyiz? Lütfen bu iletimi duygu veya din sömürü olarak algılamayalım... Dünyanın neresinde olursak olalım dini,meşrebi farketmez -insanlık-aşkınlığın bizatihi özüdür... Unutmayalım ki; İnsanlık bir daha dünyaya gel(e)meyecek..!
"En derin korkumuz yetersiz olmamız değildir. En derin korkumuz, son derece güçlü olmamızdır. Bizi en çok korkutan karanlığımız değil, ışığımızdır. Kendimize sorarız: Ben kimim ki parlak, muhteşem, yetenekli olacağım? Aslında sen kim değilsin? Sen Tanrı'nın çocuğusun. Göze batmaman dünyanın hayrına değil. Başkaları senin yanında kendini güvensiz hissetmesin diye küçülmenin iyi bir tarafı yok. Hepimiz çocuklar gibi parlamak için varız. İçimizdeki Tanrı'nın yüceliğini tezahür ettirmek üzere doğduk. Bu sadece bazılarımızda değil, herkesin içindedir. Ve kendi ışığımızın parlamasına izin verirken, bilinçsizce diğer insanlara da aynısını yapma izni vermiş oluruz. Kendi korkumuzdan kurtulduğumuzda; varlığımız otomatik olarak başkalarını özgürleştirir."
Sayfa 317 - Diyojen Yayınevi, Marianne Williamson/Sevgiye DönüşKitabı okudu
Mutsuz sonla biten masal
Adamın biri bir deniz balığı tutmuş günün birinde, o kadar sevmiş ki yanında hep kalsın istemiş. Her gün suyunu tazelermiş, denizden kova kova çekip taşıyarak. Bir süre sonra usanmış deniz suyu taşımaktan, musluk suyunu denemiş. Balık biraz tedirgin olmuş ama alışmış sonunda tatlı suya. Gel zaman git zaman adamın içine merak olmuş, tatlı suya alışan balık havaya da alışır mı diye... Balık önce boğulayazmış, debelenmiş, sonunda havaya da alışmış. Günlerden bir gün adamın denize gideceği tutmuş. Balığı da yanında. Koymuş onu çakıllığın gölgeli bir köşesine, kendi de denize girmiş. Çocuklar geçiyormuş oradan o ara. Balığı görmüşler. Nasılsa, acımışlar, bu balık karaya vurmuş, yazık, denize atalım, demişler. Adam deliler gibi yüzüp yetişesiye balık boğuluvermiş denizde.
Sayfa 102
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.