Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 saatte okudu
KABİL TANRIDAN NEFRET EDENDİR
Tanrı'nın varlığını bile büyük bir cesaretle sorgulayın; çünkü, eğer varsa, gözleri kör eden korkuya bağlılıktan ziyade akla bağlılığı daha çok onaylamak zorundadır. THOMAS JEFFERSON ______ Jose Saramago, Portekizli 1998 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi dünyaca ünlü bir yazardır. Körlük romanıyla tanıdığımız Saramago’nun farklı yazım stili,
Kabil
KabilJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201811,2bin okunma
“...Ama sen insanın bin yıl yaşamasının tıbben mümkün olup olmadığını sormuştun. Ben de durumu anlatmak zorunda kaldım. Herhalde bundan sonra da, bir insan dili, menteşeleri çıkmaksızın kaç saat sürekli konuşabilir diye soracaksın. Eski karım bana, ‘Wiggs, öyle çok konuşuyorsun ki, öldüğün zaman dilini ayrıca sopayla öldürmek zorunda kalacaklar,’ derdi. Çok dokunurdu bana bu söz. Öldüğün zaman değil, eğer ölürsen demeliydi.” Pris iki yumruğunu sıkıp gözlerini ovuşturdu. “Ah, Wiggs,” dedi. “Ama doğru! İnsan kendini ölüme programlar. Daha ilk soluğumuzu alırken, son soluğu beklemesini öğretirler bize. Eğer insanı başka şey öldürmezse, bu telkin yeter öldürmeye. Bir gün istatistiklere bak da, anne ve babalarının öldüğü yaşta ölen ne kadar çok insan var, gör. Kendilerine model olarak anneyi mi, babayı mı alıyorlar, ona göre değişiyor; Elvis Presley yalnız annesinin öldüğü yaşta ölmekle kalmadı, yılın aynı gününde öldü üstelik. Vücut, zihnin uşağıdır. Eğer vücudumuza durmadan, yetmiş ikiye vardığımızda nalları dikeceğimizi söylersek, yetmiş ikiye varınca gerçekten dikeriz nalları. Belki Alobar’ın yaşamasına esas neden, yaşayacağına inanmasıydı. Kendine nasıl baktığının hiç önemi yok. Pancarmış, yıkanmakmış, solukmuş... ne olursa olsun. Eğer ölümün kaçınılmaz olduğuna inanıyorsan, o zaman kaçınılmazdır. Tutum meselesi, tutum. Tabutu çivileyen, ölüm isteğidir. Hem de her seferinde.”
Reklam
- " (...) İnsan fetihtir, isyandır!.. [...] - Sen ne yapabiliyorsun? Çocukların bile ayrı dünyanın insanları. Senden daha çok sokaktaki adama yakınlar. - Oğlun felsefe okuyacağına basket oynuyor. Anlamadığı bir dil konuşuyorsun. Ve hep beraber yokluğa sürüklenmektesiniz... - Evet memleket bir zelzele arifesinde. Evet! İnsanın değeri bir araba beygirininkinden çok daha aşağı, boğuluyoruz, doğru... - Asırlardan beri cehaletin saltanat sürdüğü bir ülke burası. Yaşayacağı insanları seçmek insanların en tabii hakkı..."
iletişim yayınlarıKitabı okudu
Bilmek
“Cal,” dedim, “kendi - kendi halkının insanlarıyla neden zenciler gibi konuşuyorsun, öyle konuşmanın doğru olmadığını bildiğin halde?” “Bir kere, ben bir siyahiyim.” “Onlar gibi konuşmak zorunda olduğun anlamına gelmez ki bu, daha iyi konuşabiliyorsun çünkü,” dedi Jem. Calpurnia şapkasını geri itti, başını kaşıdı, daha sonra şapkasını, kulaklarına kadar, aşağı indirdi. “Nasıl desem ilemiyorum,” dedi. “Jem’le ikinizin evde bizimkiler gibi konuştuğunuzu düşün -ne kadar yakışıksız kaçar bu, öyle değil mi? Eh, benim de kilisede ya da komşularımla beyazlar gibi konuştuğumu düşünün? Musa’dan bile önemli biriymişim gibi hava attığımı düşünürler.” “Ama Cal, sen onlardan daha bilgilisin,” dedim. “Bildiğin her şeyi söylemek zorunda değilsin. Kibar bir bayana yakışmaz - ayrıca, insanlar kendilerinden daha çok şey bilen birini çevrelerinde görmekten hoşlanmazlar. Sinirlenirler. Doğru konuşarak onları değiştiremezsin, kendileri öğrenmek istemelidir, onlar öğrenmek istemiyorlarsa bir şey yapamazsın, ya çeneni kapar ya da onlar gibi konuşursun.”
Sayfa 153 - SelKitabı okudu
ZAMANE ÇOCUKLARINDAN ZAMANE SORULARI
Şimdiki çocuklar, bizim belki 20'li-30'lu yaşlarımızda ancak aklımıza gelen bazı soruları dümdüz soruveriyor. Kâbe'yi ve tavafı anlatıyorsun mesela, soru geliyor: "Haceru'l-Esved'i niye selâmlıyoruz? Canlı mı?" Veya ölümden sonraki hayatı, cennet ve cehennemi konuşuyorsun, lafını kesip yapıştırıyor: "Madem Allah bazı insanları ateşe atacak, o zaman onları neden yaratıyor?" Ya da şöyle bir soru: "Her inanç sahibi, kendi inancının en doğru olduğuna inanır. Biz, bizimkinin en doğru olduğunu nereden biliyoruz?" Hepimiz farklı şekillerde küçüklerle muhatabız. Anne-baba olarak, eğitimci olarak, amca-dayı-hala-teyze olarak, abi-abla olarak... Çocukların türlü sorularına hazır olmak ve boşa düşmemek için, derinlikli ve çok yönlü okumalar şart. Kendimizin ikna olmadığı hiçbir konuda, kimseyi de ikna edemeyiz. Çocuklardan zor sorular geldiği vakit bocaladığımızda, onların zihinleri daha büyük soru işaretleriyle doluyor. Her soruya her yaşta cevap verilemez elbette. Ama sorular karşısında köşeye sıkışmamak ve acziyet sergilememek için epey bilgi, hazır cevaplık, kendine güven, soğukkanlılık ve gerektiğinde konuyu hızlıca değiştirmeye yarayacak yedek sohbet konuları gerekiyor. Ki çocuk, zihnine doğanların cevabını tehlikeli sularda aramasın. |
Taha Kılınç
Taha Kılınç
268 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.