Kendisini karşılayan sekretere;
Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi.
Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: 'Nazif Bey mi?'dedi.
'Evet, Nazif Bey!' diye cevap alınca,
hüzünlü bir ses tonuyla 'Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu.' dedi.
Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı
Peygamber efendimiz'in, babanızın dostlarına hürmet edin dediği hadis vardı aklıma o geldi. Belki birçok hikâye anlatıldı hepsini dinledik kıssadan hissemizi aldık. Fakat yeri gelince hissemizi heba ederek onların gönüllerini kırdık. Ölümün olduğu bir dünyada niye bu kadar yoruyorsak gönlümüzü,kitap etimolojik kökü olan "dostluk"a, daha
Tilki şaşırmış, meraklanmıştı:
"Yoksa başka bir gezegende mi?"
"Evet."
"O gezegende avcı var mıdır?"
"Yok."
"Bak bu çok ilginç. Peki, ya piliç?"
"Yok "
"Hiçbir şey tam istendiği gibi olmuyor," dedi tilki içini çekerek:
Raskolnikov, artık tümüyle iyileşmiş gibiydi. Bir gün uykudan kalkıp da bir rastlantıyla pencere kenarına gidince, uzakta, hastane kapısının orada Sonya'yı gördü. Bir şey bekler gibi öylece duruyordu Sonya, Raskolnikov birden yüreğine bir şeylerin saplanır gibi olduğunu hissetti; titredi ve hemen pencereden çekildi. Sonya ertesi gün ve daha ertesi gün görünmedi. Raskolnikov onu sabırsızlıkla beklediğini fark etti. Cezaevine dönünce mahkûmlardan Sonya Semyonovna'nın hasta olduğunu, evinde yattığını ve bir yere çıkmadığını öğrendi.
İyice meraklanmıştı. Ondan bir haber alabilmek için evi ne birisini gönderdi. Kısa bir süre sonra hastalığının tehlikeli olmadığını öğrendi. Raskolnikov'un kendisini merak ettiği ni, üzüldüğünü öğrenen Sonya da ona kurşunkalemle yazıl mış bir pusula göndererek, eskiye göre daha iyi olduğunu, hastalığının basit bir soğuk algınlığı olduğunu, yakında, hem de çok yakında kendisini çalışma yerlerinde görmeye gelece ğini bildirdi. Pusulayı okuyunca Raskolnikov'un yüreği ken disine acı verecek kadar hızla çarpmaya başladı.
İlk görüşte aşktı, benim yaşadığım... O kadar harika bir insandı ki... Daha ilk buluşmamızda tamam demiştim; benim evleneceğim erkek bu…
Onu tanımadan geçen yıllarıma bakıyorum da meğer ne kadar da yaşanmamışlıklar vardı, ne kadar boşmuş her şey... Nefes alıp vermeyi yaşamak sanıyor, kendimi aldatıyormuşum meğer…
O da beni sevdi. Hem de çok...
"Maddie, bir çaba harcadın ve önemli olan da bu. Dünyanın en güzel kahvaltısını hazırlayamadın belki ama benim için başka, çok daha önemli bir şey yapmış oldun."
Maddie meraklanmıştı. "Neymiş o?"
Beni güldürdün. Uzun süredir kimsenin başaramadığı bir şeydi bu."
Tilki şaşırmış, meraklanmıştı. "Yoksa başka bir gezegende mi?"
"Evet"
"O gezegende avcı var mıdır?"
"Yok."
"Bak bu çok ilginç. Peki, ya piliç?"
"Yok."
"Hiçbir şey tam istediğin gibi olmuyor," dedi tilki içini çekerek.
"Yeni listemde tek bir madde var."
"Kulağa oldukça tehlikeli bir listeymiş gibi geliyor."
Mutlulukla, "Ah, öyle," diye katıldı Callie. "Çok tehlikeli. Özellikle de ünün için."
Ralston meraklanmıştı. "Nedir o madde?"
"Bir çapkını sadık bir kocaya dönüştürmek."
Ralston duraksadı, sözcüklerdeki anlamı kavradığında Callie'yi kendine doğru çekti ve ona bir öpücük verdi. Geri çekildiğinde alnını alnına dayadı ve fısıldadı. "Üstünü çizebilirsin."
Tilki şaşırmış, meraklanmıştı:
“Yoksa başka bir gezegende mi?”
“Evet.”
“O gezegende avcı var mıdır?”
“Yok.”
“Bak bu çok ilginç. Peki, ya piliç?”
“Yok.”
“Hiçbir şey tam istendiği gibi olmuyor,” dedi tilki içini çekerek
"Listeyi tamamlayınca ne olacağının farkındasın, değil mi?"
Ralston'un gözleri kısıldı. "Ne olacakmış?"
"Yeni bir listeye başlayacağım."
Gabriel inledi. "Hayır Callie. Listelerle işin bitti. Bu listeyi atlatabilmem bile bir mucize."
"Yeni listemde tek bir madde var."
"Kulağa oldukça tehlikeli bir listeymiş gibi geliyor."
Mutlulukla, "Ah, öyle," diye katıldı Callie. "Çok tehlikeli. Özellikle de ünün için."
Ralston meraklanmıştı. "Nedir o madde?"
"Bir çapkını sadık bir kocaya dönüştürmek."
Ralston duraksadı, sözcüklerdeki anlamı kavradığında Callie'yi kendine doğru çekti ve ona bir öpücük verdi. Geri çekildiğinde alnını alnına dayadı ve fısıldadı. "Üstünü çizebilirsin."
Sayfa 473 - Gabriel & Calle - bu alıntıya düşmeyeyim de ne yapayım şimdi...Kitabı okudu
Bir gün Eşber Enişte beni karşısına aldı: “İbrahim, son zamanlarda sen... çok değiştin."
"Hangimiz değişmiyoruz ki enişte; hayat bu.”
şu cümledeki polisiye tada bakın: “Fakat sen biraz, nasıl desem, aşırı uçlara kayıyorsun İbrahim.”
"Enişte, sir tutar mısın?”
"Ayıp ettin.” Eşber Enişte'nin sır mır tutamayacağını, bu
“Yeni listemde tek bir madde var.”
“Kulağa oldukça tehlikeli bir listeymiş gibi geliyor.” Mutlulukla, “Ah, öyle,” diye katıldı Callie. “Çok tehlikeli. Özellikle de ünün için.”
Ralston meraklanmıştı. “Nedir o madde?”
“Bir çapkını sadık bir kocaya dönüştürmek.”
Ralston duraksadı, sözcüklerdeki anlamı kavradığında
Callie’yi kendine doğru çekti ve ona bir öpücük verdi. Geri çekildiğinde alnını alnına dayadı ve fısıldadı. “Üstünü çizebilirsin.”
Mağaradakiler ve Egosistem
Hmm. Güzel çekilişmiş hemen Roz’u da etiketliyeyim.
Aa! Vera Norveç’teymiş layklamalıyım.
Ansec’e bak sen, yine formunda spor da yapıyormuş. Eşofmanını kolumbiyadan mı aldı acaba?
YKS’ye mi hazırlansam? Şu içimdeki korkusuzluktan nefret ediyorum.
- Ooh! Yastığın serin tarafına bayılıyorum.
Milyonlarca öğrencinin
Zaman esaretin soğuk yüzünü gösterdiği Bumin ve istemi kağan'ın yokluğunda geçmeye devam ederken; aralarında Birliği bozulan budun ve boyların isyanlarıyla Çin Türkistan'a hakim olmuştu.
Kah satın aldığı Türk beyleri ve komutanlar kah esaret altında hizmete meçhul bıraktığı Türk bey ve komutanları esaretin en acı yüzünü Çeltik