Türk edebiyatının karamsar yazarının okuduğum bu ikinci kitabı anı-mektup-günlük türünde bir kitabıydı. Bu sebeple bazen bazı satırlarını yalnızca kendisinin anlaması için yazdığını hissettim. Tezer Özlü'nün kalemi çok özgün ve artık nerede görsem tanırım. Şiirsel bir anlatımı var hatta ne anlattığı bile arka planda kalabiliyor bazen. Kısa cümleleri de seven bir yazarımız kendisi. Aslında bu benim çok hoşuma giden bir yazım tekniği normalde ama bu kitabında, özellikle ilk bir kaç sayfasında abartmış bu durumu. Arka arkaya dizilmiş kısa cümleleri okurken yorulduğumu hissettim.
Tezer Özlü'de ön plana çıkan bazı konular var, sık sık işlediğine tanık olduğum. Örneğin; mutsuz evlilikler, duygusuz sevişmeler, ölüm, kasvetli çocukluk yılları gibi. Bir de bol bol yurt dışı anıları var. Bunu, ömrünün büyük bir bölümünü Almanya'da geçirmiş olmasına bağlayabiliriz.
Yazarımızın sevdiği yazarlara ait fikir edinebilmemiz için bir kaynak teşkil ediyor bu kitabı biz okuyucuları için.Sevdiğim yazarların sevdiği yazarları okumayı severim. Bu sebeple okunmak üzere bir kenara alınmış notlarım oldu bu kitapla birlikte.
Tezer Özlü yine aynı Tezer Özlü. Okumaya devam edeceğim bir yazar. Zaten incecik bütün kitapları. Genç yaşta öldüğü için çok fazla eser de verememiş. Bir anda okuyup tüketmek istemiyorum hepsini. Başka bir kitabında buluşmak üzere, iyi okumalar herkese:)