Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fustel de Coulanges şöyle der:
"Ulusları birbirinden ayıran ne ırk ne de dildir. İnsanlar, fi­kir, çıkar, duygu, anı ve umut birliği sağladıklarında kalple­rinde aynı halktan olduklarını hissederler. İşte vatanı bu oluş­turur. İşte bu yüzden insanlar beraber yürümek, beraber ça­lışmak, beraber savaşmak, birbirileri için yaşamak ve ölmek ister. Vatan, sevilen şeydir. Alsas ırk ve diliyle Alman olabilir ama vatanın ulusal özellikleri ve duygusuyla Fransızdır."
Önceden yasalar dinsel yargıların kararıydı ; tanrıların atalara, kurucu tanrıya , kutsal krallara , yüksek görevli ve rahiplere vahyi olarak kabul ediliyordu. Fakat yeni yasaların yasa koruyucusu , tanrılar adına konuşmaz ; Roma' nın Decemvirleri güçlerini halktan alırlar; Solon 'a yasa yapma görevini veren de halktır. Artık yasa koruyucu , dinsel geleneği değil , halk iradesini temsil etmektedir.
Sayfa 289 - eposKitabı okudu
Reklam
"Belki de, ölümle karşılaşan insan ilk defa doğaüstü fikrine sahip olmuş ve onu görmekte olduğunun ötesinde ümit etmek istemiştir. Ölüm ilk bilinmeyen oldu. Bu insanı diğer sırların yolu üzerine çekti, düşüncesini görünürden görünmeyene, geçiciden ebediye, insaniden ilahiye yükseltti." Fustel de Coulanges - La Cite Antique
Sayfa 33
Foustel de Coulanges (Antik Kent)
Eski Yunan'da, genç kızlar evlendirilirken babalarının ya da vasilerinin geleneklere uygun olarak söylemek zorunda oldukları sözler, "tohum ve toprak" metaforunun yalnızca İslam'a, Doğu'ya özgü olmayıp bütün ataerkil toplumlarda geçerli bir anlayış olduğunu ortaya koymaktadır: "Bu kadını sana veriyorum ki, onun tarlasını sürüp meşru çocuklar edinesin."
Genellikle hayal ürünlerine inanılır. Dinlere, okuduğumuz esnada Madame Bovary'ye, Einstein'e, Fustel de Coulanges'a, Frankların Troyalı kökenden geldiklerine inanılır; bununla birlikte bazı toplumlarda bu ürünlerin bazıları kurmaca olarak bilinmektedir. Düşselliğin alanı bununla sınırlı değildir: Politikada, bununla yalnızca sözde ideolojileri değil politik uygulamaları kastediyoruz, mevcut programların ezici ve hiçbir nedene dayanmayan ataleti vardır; antik sitedeki politik anlamda "buzdağının gizli kısmı" hemen hemen mitler kadar devam etmiştir; bayağılaştırıcı politik akılcılığımızın hapsettiği görünüşte klasik geniş kılıf içerisinde bu gizli kısmın yalnızca kendine ait tuhaf sınırları olmuştur.
Sayfa 151 - pdfKitabı okudu
"Demokrasi, iktidarı zenginlerin almasıyla şiddetli bir oligarşiye, yoksulların iktidarı almasıyla da tiranlığa dönüşmüştü."
Sayfa 319
Reklam
Defin törenleri bir bedenin mezara konulmasıyla, mezara yaşayan bir şeyin de konulduğuna inanıldığını gösterir. Dinsel törenleri büyük bir açıklık ve titizlikle betimleyen Vergilius, Polydorus’un cenaze töreni öyküsünü şu sözcüklerle bitirir:”Mezara ruhu da kapatacağız.”
Sayfa 18
kitlenin bütün inançlarının büründüğü dini biçim
fustel de coulanges, roma imparatorluğu'nun uyguladığı güç yoluyla değil aşıladığı dini tapınma sayesinde ayakta kaldığına çok doğru bir şekilde işaret ediyor. "halkın tiksindiği bir rejimin beş yüz yıl boyunca ayakta kaldığı," diyor haklılıkla, "tarihte görülmemiştir... roma imparatorluğu'nda bulunan otuz lejyonun beş milyon insanı itaate zorlamış olması, açıklanabilir bir şey değildir." bunca insanın hiç karşı çıkmaksızın itaat etmiş olması, roma'nın büyüklüğünün bir kişileştirilmesi olan imparatora tıpkı ilahi bir varlık gibi tapmış olmalarından ileri gelir.
85 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.