Son zamanlarda okuduğum en leziz kitap.
Okurken zorlandığım ama asla elimden bırakamadığım ve okumanın keyfini yakaladığım sayfaların sahibi Marias!
“Ellerim senin renginde; ama bu kadar beyaz bir kalp taşımaktan utanıyorum.”
Bir Shakespeare alıntısı ve balayındaki genç bir kadının intiharıyla başlıyor hikaye. Olaya dair gizem kitabın sonlarına kadar size eşlik ediyor. Bir yandan güncel zamanda yeni evli bir çevirmenin hayatına, düşüncelerine konuk oluyoruz. İşte tam da burda Marias’ın evlilik ve ilişkiler üzerine muazzam tespitleri; düşündüren, sarsan, ezberbozan..
Dünle bugün arasındaki düğümlerde git gel yapan hikayede, doğası gereği merakına yenik düşen insan, bir bir açığa çıkan sırlar olayı başka bir yere taşıyor.
Ben kitaba başlarken sanki aklımı, kalbimi Marias’a teslim ediyorum. Hiç kolay değil aslında onu okumak. Onun o upuzun, dallanıp budaklanan cümlelerini yeri geliyor baştan okuyorum. Kalbimi evirip çeviriyor cümleleriyle kayıtsız kalamıyorum. Notlar alıyorum. Altını çizdiğim her uzuun cümlenin kenarına kendi hayatımdan bir not bırakıyorum. Bir daha açıp okuduğumda bana neler hissettirecek merak ediyorum. Son cümleye kadar diri olan merakım, düşünen aklım, ayaklanan duygularım, son cümleyle kitabın bitimiyle okuma hazzının kucağında soluklanıyorlar.
Ah ne güzel böylesi..