Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Delimeli

“Nizamettin için bu dünyada ciddi bir iş,ciddi bir münasebet,ciddi bir düşünce diye bir şey yoktur.Fakirlerle,çalışanlarla,memurlarla,hayatla,aşkla,her şeyle ve herkesle alay eder.Yalnız kuvvetliler ve zenginler karşısında korku ile karışık bir saygı duyduğunu burada söylemek lazım.Çünkü biraz önce yazılanlardan onun dünyaya,yaşamaya hiç önem vermeyen bir felsefeye sahip,kişiliği kuvvetli bir adam olarak tanıması ihtimali vardır. Nizamettin ahlaksız bir genç miydi? Dürriyeyi evlenmek vaadiyle kandırması, üç çocuk babası zavallı bir adamı, Mehmet Ali’yi baştan çıkarması, onun ölümüne sebep olması gibi şeyler düşünürse bunu evet diye cevap vermek doğru görünecektir. Ben bu kanaatte değilim.O sadece boş kafalı, değersiz bir adam.Kendi kendini kontrol etmek,insanlar, yaşamak hakkında bir an olsun düşünmek ondan çok uzak şeylerdir. İyilik,kötülük,saadet, vicdan azabı gibi duygular,düşünceler onun semtine bile uğramamıştır.Buna birdenbire inanmak güç gelir.Ama ben Nizamettin gibilerin zamanımızda maalesef pek çok olduğunu söyleyeceğim.”
Sayfa 21
Reklam
Sessizlik içinde, konuşmayanın sesi göklere çıkar.Sessizlik içinde körlerin gözü görür,sağırların kulağı işitir.Her yalnızlık insan doludur.Karanlıklar pırıl pırıldır.Yerlere kapanan göklere yükselir.
Sayfa 101
Felaketimizi başka biriyle taksim etmek saadettir fakat annelerle değil, annelerle değil.Annelere anlatılan kederler taksim değil zarbedilmiş olur.Çocuklarının felaketini iki kat şiddetle hisseden anneler,bu ızdırablarını çocuklarına fazlasıyla iade ederler; böylece keder anadan çocuğa ve çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür.
Sayfa 14

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sonra gözlerini dört duvarın üstünde gezdirdi.Ortada kalacaklarına,akıllarına kaçıracaklarına,aç açık kalacaklarına dair duvara koydukları işaretleri saydı.İçinden “Birbirimize ne çok işaret koymuşuz,”diye geçirdi.Kalkıp tırnaklarıyla kazıyarak işaretleri sildi……. ..Etraftakilerin gece olunca perdelerini açtığını kendilerinin hava kararmadan perdelerini çektiklerini söyledi. ”Niye Kız?” “Bizim duvarlarımızda parmak işaretleri var da ondan,kız anne.”
Sayfa 241
“Fikir diye ortaya attıkları her şey, kafalarına rasgele doldurdukları hazmedilmemiş, acayip, birbirine zıt bilgilerin tahrip edilmiş şekillerinden ibarettir. Mesela Mehmet Bey’le asla Mehmet Bey olarak konuşmaya imkân bulamazsın. Siyasetten bahsedecek olsan karşında şu Fransız gazetesinin veya bu diktatörün nutkunu bulursun… Müzik lafı açsan bilmem hangi gavurun kitabı veya hangi Müslümanın makalesiyle karşılaşırsın… Beğendiği yemeği söylerken bile Mehmet Bey değildir. Mühim adamların nasıl yemekleri beğenmesi lazım geldiğini düşünmeden bir şey diyemez. Çok kere iki lafı birbirini tutmamak mecburiyetindedir. Çünkü edebiyat hakkında duyup veya okuyup benimsedikleri şu müellifin fikirleri ise, tesadüfen, müzik hakkındaki bilgileri de, dünya görüşü ve sanat anlayışı itibarıyla ona taban tabana zıt bir başka muharrirden edinmedir. Bu belkemiksiz malumat ve kanaatler mütemadiyen kopar, birbirinden ayrılır, sahibiyle münasebetlerini mütemadiyen değiştirir. Çünkü hiçbirinde fikirler ve bilgiler şahsiyet haline gelmemiştir. Hiçbiri ukalalık etmek için malzeme toplamaktan başka bir şey düşünmemiştir. Hiçbiri insani insan yapan şeyin şahsiyet olduğunu, bütün ilimlerin, bütün tecrübelerin yalnız bunu temine yaradığını anlamamıştır.”
Reklam
Ben zannediyordum ki ömürlerimizin teknesini istediğimiz sahile götürmek için yalnız onun dümenini ele almak kâfidir.Şimdi anlıyorum ki değilmiş..Yollar görünmez kayalarla doluymuş..Onlara çarpmamak lazımmış..Daha fenası gizli cereyanlar varmış ki insan onlara kapıldığı zaman yolun değiştiğini,gittikçe uzaklaştığını fark edemezmiş..Tâ kendisini başka sahillere düşmüş görünceye kadar..
Ben ağacın resmini çizdim, Hiç kimse için.. Daha ne yapraklarını yapıştırdım, Ne adını koydum Yemişlerinin.. Onu Bir anlama yakıştırdım. Adınıza büyüyor belleğimde ağaç, Başka ağaçlar doğuruyor; Büyümeyi bölüşüyorlar gölgelerinde.. Dal-dal,yaprak-yaprak öpüşüyorlar.. Çizmez olaydım,bizi soruyorlar.. Dönüp bizlere bakıyorum: Dövüşüyorlar.
“Gören olmayınca kolay kaçar insanlar.”