İçine kapanık, kabuğundan henüz çıkmış, beklenti dolu, başkalarını pek umursamayan, girişkenlik konusunda vasat ve kendisinden başkasının zaferlerine ilgi duymayan biriydim.
Bilmiyorum, bazen hayretler içerisinde kalıyorum elime gelen kitabın o an ‘’okumazsam olmaz’’ hissine kapılma durumuna.. Hüzünle dolu dünyamda, insanlarla konuşmak istemeyiş zamanımda kapı aralığından sessizce girip yanımda olmak isteyişi gibi oldu bu kitap benim için. Sevgili dost yanındayım, şimdi seninle manevi lezzete doğru uçacağız hazır
Dar kapıdan girmeye çabalayın. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı büyük ve yol geniştir. Bu kapıdan girenler çoktur. Yaşama götüren kapı ise dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar çok azdır.
( Matta- Luk. 13:24 / İncil )
…kapı dar’dı, çok dardı haklısın ama bir “evet”inle küçülürdüm, un ufak olurdum. Gerekirse, sen’de yok olurdum; lakin o kapı’dan “ikimiz” birlikte geçerdik. İnsan insanı sevmeli ama kavuşmalı da…
Ah keşke, sevdiğimiz ruha doğru eğilip bir aynadaki gibi suretimizi görebilsek, kendimizi okuduğumuz gibi, hatta kendimizden de iyi, başkasını okuyabilsek! Şefkat ne kadar dingin, aşk ne denli saf olurdu.