Oldum olası insanlığın akılcı ve medeni olduğuna inanmak istemişimdir. Her zaman ki gibi insanlık beni yanıltmadı.
İnsan ruhunun kopukluğuna, merhametsizliğine, adaletsizliğine, tarifsiz acılarına, darmadağın hayatlarına, öfkelerine, acılarına, korkularınına, şahit oldum.
1930' lu yıllarda İstanbul ve Paris arasında sefer yapan Doğu Ekspresinde bir cinayetin işlenir. Amerikalı bir milyoner olan Simon Ratchett , defalarca bıçaklanarak öldürülür.
Ünlü dedektif Hercule Poirot trende yolculuk edenler arasındadır ve cinayeti çözmek için ellerini sıvamaya karar verir. Bu esnada cinayetin arka perdesi hiç göründüğü gibi değildir. Cinayet öyle işlenmiş ki kimin ne yaptığını bilmiyorsunuz.
Dedektifimiz en sonunda cinayetin iç yüzünü ortaya çıkarmayı başarmıştır. Sonuç hiç iç açıcı değildir hatta rahatsız edicidir.
Dan Brown hatta Sherlock Holmes gibi yerini tutamaz ama polisiye türünde güzel bir eser.
Bir davanın çözümü sizleri bekliyor. Her bir kitap kendinde güzel.
"İnsan insana nasıl hükmeder, Winston?"
Hükmetmek, acı çektirmekle ve aşağılamakla olur. Hükmetmek, insanların zihinlerini darmadağın etmek, sonra da dilediğin gibi yeniden biçimlendirerek bir araya getirmekle olur...
Artık yaşama dair hiçbir şey hissetmek istemiyordu, bir anda darmadağın edecek olduktan sonra onu pek çok anıya bağlayan iyiliği ve güzelliği hissetmek istemiyordu.