Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Seni akıl yürütürken dinlediğimde,” dedi [Watson], “konu bana da o kadar komik derecede basit geliyor ki, bunu kendim de rahatça yapabilirmişim gibi hissediyorum, oysa bana izlediğin yolu tamamen izah edene kadar muhakemenin her bir aşamasında afallayıp kalı- yorum. Halbuki ben de gözlerimin seninkiler kadar iyi gördüğünden eminim.” [Holmes] bir sigara yakıp kendini koltuğa atarken, “Elbette,” dedi. “Sen de görüyorsun ama gözlem yapmı- yorsun. Aradaki fark ortada. Örneğin, antreden bu salona çıkan merdiveni sen de defalarca kez görmüşsündür.” “Pek sık.” “Ne kadar sık peki?” “Herhalde yüzlerce kez gördüm.” “Peki o zaman kaç basamak var?” “Kaç basamak mı? Bilmem.” “Aynen öyle! Gözlemlemedin çünkü. Ama gördün.
Üstadımız, "Benden evvel mi, yoksa sonra mı ölmek istersin?" diye sordu. Üstadsız yaşayamam diye; "Evvel ölmek isterim Üstadım" dedim. Dedi ki: "Tembel! Kabre girip yatacaksın, rahatını düşünüyorsun. Kalacaksın, meşakkat çekeceksin, cenneti dahi düşünmeyeceksin."
Reklam
Günaydıınn ,
"Eğildi ve dedi ki; Sakin ol kalbim başına Allah'ın istediğinden başkası gelmeyecek."🍃🌥️
Magnet'e, "Herşeyden önce şunu yadsıyamazsı­nız ki," dedi, "yaşama konforu ve bireylerin fiziksel sağlığının önemi konularında zamanımız tüm geçmiş çağları çok büyük ölçüde aşmakta. Toplumun her ka­tının kültürün avantajlarından aynı ölçüde yararlana­ bilmesi, bilim doğanın güçlerini bu derece iyi kulla­nabilmese ve iş mekanizmalarını herkesin insani bir yaşam biçimi sürdürebileceği ölçüde bu güçlere yüklemiş olmasa mümkün olur muydu? Farklı tabakala­rın birbirine yaptıkları kanlı devrimleri önleyebilmek, tüm meslek gruplarının barışçıl bir şekilde beraber çalışma ortamının, insan doğasının bireysel farklı­lıkları yüzünden o farkların hep yeniden dengelen­mesini geçerli kıldığı anlayışı her taraftan birden bizi sarmasaydı, mümkün olabilir miydi? Sadece toplu­mun tarihsel gelişiminin bağlamını ve etki alanlarının birbirine geçmişliğini kavrayabilmek muhtaç durum­ da olan birisini kendi gücüyle yapabileceği işle yetin­meye sevk edebilir. Ve aynen bunları kavramak ise zengin ve güçlü birisinin gücünü kötüye kullanmama­sını ve modern endüstri ve teknolojinin faydalarından gerçekten herkesin yararlanabilmesi için özgür irade­siyle kazancını belli sınırlarda tutmasını sağlayabilir. Ve ... "
"Bir tek doğa kuralından kurtulamamışız," dedi Oxygen gülümseyerek, "o da açlık. Doğrusu isterdim ki ... "
Emel
Üç Adam bir meyhane masasının etrafında buluştu. Biri dokumacı, Öbürü doğramacı Üçüncüsü de mezarcıydı. Dokumacı ded ki: Bugün iki altına bir Kefenlik ince Bez sattım Doyasıya içelim." "Ben de, dedi doğramacı, en iyi tabutumu sattım. Şarabımıza iyi bir ızgara eyi katabiliriz." Tek bir mezar kazdım. " dedi mezarcı, ama patronum iki katını ödedi bana. Ballı pastadanda alalım" Bütün Gece boyunca, meyhanede onlara şarap, et ve pasta taşıma telaşı vardı. Ve neşeliydiler. Meyhaneci ellerini ovuşturdu ve karısına gülümsedi: müşteriler bol para harcıyorlardı. Meyhaneden çıktıklarında Mehtap yükselmişti, yol boyunca yürüdüler şarkılar söyleyerek, birlikte itiişip kakıştılar. Meyhaneci ile karısı kapıda durup Onları izlediler. "Ah," deli kadın. "Bu Beyler! O kadar Cömert ve neşeliler ki! Her akşam gelebilseler keşke! O zaman oğlumuzun Meyhaneci olup, bu ağır işte çalışmasına gerek kalmazdı; Onu eğitip yetiştirebilirdik ve Rahib olabilirdi."
Reklam
Bazı sevinçli sesler - ne garip dinleyip karşılık verebilmen. Çamların altında mızıka çalmayı öğreniyor bir işçi. Bir kadın günaydın dedi birisine - öyle yalın ve doğal bir günaydın ki, sen de öğrenmek isteyebilirdin mızıka çalmayı çamların altında.
Sayfa 61 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Saat 03.35 koca bir ağrı ve davul gibi şiş bir damak. Evde benden başka sadece bir şey olsa çok da yardıma koşmayacak biri var. Bir de kedim o da zaten :) bugün dişcideydim benim için acı ama okuyanlar için aman disci mi abartma denilecek durum için. Stresli bir dönemden mi geçiyorsun dedi. Stres bir dönem ve içinden mi geçiliyor ben onu genel
İçinizdeki ışık ne kadar güçlüyse o kadar karanlığı aydınlatırsınız, bunu bilen biri olarak Atatürk aklıma geliyor tüylerim diken diken oluyor, imkansız kelimesi anlamını yitiriyor, bir adam bir ülke aydınlattı ve bize dedi ki umudunuzu yitirmeyin, yolundayım paşam sen nasıl öğrettiysen öyleyim.
#kitapvecayy_
•İmâm Ahmed رحمه الله dedi ki: Yalnızlığın kalbime daha iyi bir ferahlık verdiğini gördüm. ' ♡︎ Adâbu’ş Şerîa 2/27 ✍︎
Reklam
#kitapvecayy_
" ... Sonra Cebrail aleyhisselam ona dedi ki ; Rabbin Bâki ehline gidip onlar için bağışlanma dilemeni emrediyor. " Bunun üzerine Âişe (ra) dedi ki : Ey Allah'ın Resulü, bende onlara ne söyleyebilirim ? - Allah Resulü şöyle cevap verdi: Şöyle de : " Buranın mümin ve Müslüman ehline selam olsun Allah bizden önce vefat etmiş olanlara ve bizden sonra vefat edeceklere rahmet etsin.Biz de inşaAllah size kavuşacağız."
Sayfa 129
Fikir
Herkesin benimsemiş olduğu bir düşünce, flkir , yaşam tarzı vardır dimi. Bir arkadaş bana mesaj attı, dedi ki: hem bu yazarı hem de bu yazarı okuyorsun. Eee yani dedim. Öyle olmaz dedi, nasıl yani dedim. Kişinin 1 düşüncesi olmalı, yoksa olmaz dedi. İşte arkadaşlar bence sıkıntılı kafa yapısı bu. Sen, seninle aynı düşüncede olmayan insanları böyle dışarlar, takip etmezsen nerede birlik ve gelişme olur. Bir Yerde farklı düşünce varsa orası gelişir ve değişir...
قال ابن قتيبة رحمه الله: "كانت امرأة من التابعين تقول: سبحانك ما أضيق الطريق على من لم تكن دليله، سبحانك ما أوحش الطريق على من لم تكن أنيسه." İbn Kuteybe rahimahullah dedi ki: Tâbiînden bir kadın derdi ki: "Sen Subhânsın! Rehberi olmadığın kimse için yol ne kadar dardır.. Sen Subhânsın, dostu olmadığın kimse için yol ne kadar ıssızdır.." Uyûnu'l Ahbâr 1/245
Erkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki:
reşit galip..
Türk aydınlanmasının Kuvvacı fedaisiydi. Rodos doğumluydu. İtalyanlar Trablus Savaşı sırasında oldu bittiye getirip Rodos’u işgal edince, henüz 17 yaşındayken doğduğu toprakları kaybetmenin acısını yaşadı. Kayıkla Marmaris’e geçti, İzmir’e geldi. Bugün Swissotel Büyük Efes’in hemen karşısında yeralan ve Ticaret Lisesi olarak eğitim veren Fransız
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.