Merhaba sevgili dostlar, sizlere Dedektif Gurney serisinin 3. kitabı Şeytanı Uyandırma ile geldim. Bu kitapta da John Verdon tarzını değiştirmeden devam etmiş. Şöyle ki, ağır başlı dedektifimiz Dave serinin önceki kitaplarında olduğu gibi yine kendini zoraki aldığı bir davanın içinde buluyor. Yine kitap karısı ile tuhaf bir zıtlaşma içinde akıyor.
Yaşadığımız anların tekrarı olup olmayacağını düşünmeden yaşıyoruz. Aslında bu anların, bu davranışların bir dahakine aynı şekilde olmayacağının farkındayızdır. Ama insanoğlu yaşarken, bir şeyleri anıda bırakırken bunların tekrarı olmayacağını düşünerek yaşamaz. O an sadece bize sunulduğu şekliyle düşünmeden ve hesap kitap yapmadan yaşanıyordur.
Üniversitede öğretim üyesi olan bir kadının sıradan hayatına gittiği mekanlar üzerinden tanık oluyoruz. Gittiği mekanlarda geçmişe doğru yapılan geri dönüşlerle hayatı sorguluyor. Şu an bulunduğu yer ile olabileceği yerleri kıyaslıyor. Okurken büyük bir beklenti ile okudum. Acikcasi biraz sıradan buldum kitabı. Yazarın dili basit ve anlaşılır.
Doğuda bir baba vardı
Batı gelmeden önce
Onun oğulları batıya vardı
Birinci oğul batı kapılarında
Büyük törenlerle karşılandı
Sonra onuruna büyük şölen verdiler
Söylevler söylediler babanın onuruna
Gece olup kuştüyü yastıklar arasında
Oğul masmavi şafağın rüyasında
Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri
Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin
"Yüz kelimelik bir şiirde yüz tane güzellik arayan insan vardır. Hâlbuki bin kelimelik bir şiir bile bir tek güzellik için yazılır."
Garip akımının kurucularından
Orhan Veli Kanık kitabın önsözünde; Türk şiirinde sanatlı söyleyişten uzak, saf, basit ve anlaşılır bir dil kullanılması gerektiğini belirtmiştir.
Şiirin, ölçü ve kafiye kurallar çerçevesine göre sıkıştırılmasına karşı çıkmıştır. Şiirde ahengin önemine dikkat çekmiştir. Bir şiirde eğer ahenk varsa ölçü ve kafiye dışında da vardır, ölçü ve kafiyeye rağmen de vardır, diyor. Gerçeği olduğu gibi, değiştirmeden aktarmayı belirtiyor. Şiirin manadan ibaret olduğunu, mananın insanın beş duyusuna değil insanın kafasına hitap ettiğini, şiirin sınırını genişlettiğini söylüyor.
Şiirlerinin temalarını genellikle yaşam ve ölüm, yalnızlık, doğa, sıradan insan hayatları ve memleket oluşturuyor.
Şiirlerindeki açık, anlaşılır ve içten tavrını ben beğendim. Herkesin okumasını tavsiye ederim.
Bütün ŞiirleriOrhan Veli Kanık · Yapı Kredi Yayınları · 202424,1bin okunma
Hegel’in yapıtlarında diyalektiğin tarih ve doğadan çıkarılmış yasasının birçok örneği mevcuttur. Ama Hegel’in idealizmi zorunlu olarak kendi diyalektiğine yüksek derecede soyut ve keyfi bir karakter veriyordu. Diyalektiği “Mutlak İdeanın” hizmetine sokmak için Hegel, Marx’ın Kapital’inde uyguladığı, verili bir olgunun yasalarını araştırma
Tevekkeli değil, eski insanların daha sağlam olduğunu söylerler. Gerçekten de sağlamdırlar. Eskiden bir çocuğa hayatın ne olduğu erkenden anlatılmaz, yaşamanın çileli, çetin bir iş olduğu düşüncesi verilmezdi; çocuğu kitaplarla yormazlardı. Çünkü kitaplar türlü sorunlar çıkarır, bunlar da insanın yüreğini, kafasını kemirir, hayatı kısaltırdı. Yaşama düzeni çoktan ve herkes için kurulmuş bitmişti; bu düzeni insana anası babası öğretirdi; onlar da bunu büyükbabalarından, büyükbabaları da büyükbabalarından hazır olarak almışlar, onu Vesta ateşi gibi hiç değiştirmeden, kutsallığına leke sürmeden korumaya ant içmişlerdi.
Sayfa 145 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kürk Mantolu Madonna kitabına animasyon yapmış, ama Raif efendiyi değiştirerek. Oturduğu koltuğu değiştirip "Ay o ne öyle dantelli, dur şu duvarı da pinterest şeklinde yapalım, şuraya da bir yoga matı koyalım" vb. En sonunda da "ezekiel ekmeğin var mı içine avokado koyup yesek" diyor, ben cidden bu nesilin herşeyi moderleştirmeye çalışmasından çok yoruldum. Yorumlarda cabası! İzledikleri en iyi videoymuş, bakın herkesin farklılıklarına saygı duymaya çalışıyoruz ama abartıyorsunuz. Modernleşip cool olmak için yapmadığınız şey kalmamaya başladı. Sabahattin Ali videoyu görse mezarında ters dönerdi herhalde. Artık bir şeyleri olduğu gibi değiştirmeden saygıyla kabul edin yeter.