İnsan bazen kendisiyle konuşur. Esasen bu delilik değildir. Çoğu zaman psikoz işareti de değildir. İnsan bazen bunu şaka olsun diye yapar, bazense gerçekten kafasına takılan bir konuda karar vermeye çalışırken yapar. Bu aktivite kimi zaman zihinsel bir egzersiz gibi de çalışabilir.
Ekstrem bir örnek olabilir fakat hücre mahkumiyeti almış bazı kimselerin zihinsel sağlıklarını; kendileriyle konuşarak, bazen kendi kendilerine şarkı söyleyerek, bazense kendi kendileriyle oyun oynayarak koruduklarından bahsedilir. Yani bazen hayat kurtarıcı dahi olabilir.
Günlük hayatta farklı kimselerle tadında birçok sohbet yapılabilse de bazen kendi kendine konuşmak iyidir.
Bu profesörün düşüncesinin özü şu:Delilerin bünyelerinde ciddi herhangi bir bozukluk yoktur;delilik,deyim yerindeyse eğer,mantık bozukluğu,yargılama bozukluğu,eşyaya doğru bakamamadır.
Üstelik insanların içi kötülük doludur, yaşadıkları sürece içlerinde delilik vardır. Ardından ölüp gidiyorlar. Yaşayanlar arasındaki herkes için umut vardır. Evet, sağ köpek ölü aslandan iyidir.
••
"Yorgunum.
Çok yorgunum biliyor musun?
" Bu, ölüme benziyor biraz.
Her saat bir adam asılıyor içimde.
Işık sönüyor, umut yitiyor.
Delilik karabulut Gibi üzerimde.
Eminim bundan
Ama yine de ölemiyorsun...
••
“Tissot insan bedeninde en çok çalışan bölümlerin ilk önce güçlendiklerini ve sertleştiklerini açıklamaktadır; işçilerde kol kas ve lifleri sertleşmekte, böylece onlara ileri yaşlara kadar sürdürdükleri bir güç ve sağlıklılık vermektedir; "edebiyatla uğraşan kişilerde beyin sertleşmektedir; çoğu zaman fikirleri birbirlerine bağlayamaz hale gelmektedirler" ve işte bunlar bunamaya adaydırlar. Bir bilim ne kadar soyut veya karmaşıksa, meydana getirdiği delilik tehlikesi o kadar büyüktür.” [Tissot, Avis s24]