#iblis
"Tekâmül serüveninde iyinin karşıtının yani kötünün de olması gerekiyordu. Şeytan ve ekip arkadaşlarının görevi ise insanlık tarihi boyunca kötüyü temsil etmekti. Kur'an'da hem iblis hem de şeytan kelimeleri ayrı ayrı geçerler. Adem ile ilgili olaydan önce ondan İblis diye bahsedilir. Şeytan, İblis'in insanın yaratılışından sonra taşımaya başladığı addır. İblis, kendi adı, şeytan ise üstlendiği rolün adıdır. Şeytan, şeytanın avukatlığını yapmak üzere dünyaya gelmiştir. Senin doğruyu yanlıştan ayırt etmeni kolaylaştırmak için."
"Doğrusu Yüce Allah, Adem'i 60 arşın (yaklaşık 40 m.) boyunda yarattı. Sonra yaratıklar(in boyu) şu ana kadar eksilmeye devam etmektedir. (Buhârî, Enbiya' 1, İsti'zân 1; Müslim, Cennet 28 (2841). İşte bu ifade; doğru, doğrulanmış ve hatadan korunmuş olan Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e aittir. "0, arzusuna göre konuşmaz. O (Kur'ân) ancak vahyolunan bir vahiydir." en-Necm, 53/3-4
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen peygamberler 25 tane olup şunlardır: Adem, Idris, Nuh, Hud, Salih, Şuayb, İbrahim, Lut, İshak, İsmail, Yakub, Yusuf, Musa, Harun, Davud, Süleyman, Eyyüb, Zulkifl, İlyas, Elyesa, Zekeriya, Yunus, Yahya, İsa ve Muhammed'dir (as.). Bunlardan başka Kur'an'da Zulkarneyn, Lokman ve Üzeyir'in de isimleri geçmektedir. Fakat bunların peygamber oldukları ihtilaflıdır. Bazılarına göre bunlar da peygamber, bazılarına göre ise peygamber değil, velidirler. Bunların peygamber oldukları kabul edilirse, Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen peygamberlerin sayısı 28 olmuş olur.
Sayfa 61
Hakikatta firak yok, visâl varl Zeval ve adem yok, teceddüt var! Ve kainatta her şey, bir nevi bekaya mazhardır. Ölüm, bu âlem-i fâniden âlem-i bâkiye gitmektir. Ölüm, ehl-i hidâyet ve ehl-i Kur'an için, öteki âleme gitmiş eski dost ve ahbablarına kavuşmağa vesiledir. Hem hakiki vatanlarına girmeye vasıtadır. Hem zindan-ı dünyadan bostan-ı cihana bir davettir. Hem Rahman-ı Rahim'in fazlından, kendi hizmetine mukabil ahzücret etmeye bir nöbettir. Hem vazife-i hayat külfetinden bir terhistir. Hem ubûdiyet ve imtihanın talim ve talimatından bir paydostur. Azrail Aleyhisselâm bugün gelse: Hoş geldin, safa geldin! diye gülerek karşılayacağım."
Sayfa 157Kitabı okudu
Adem A.S ın Cennetten Kovulması Sümerlerdede Yazıyor
"Ant olsun ki, biz daha önce Adem'e ahd vermiştik, fakat unuttu, onu azimli bulmadık. Meleklere, 'Adem'e secde edin,' demiştik, iblisten başka hepsi secde etmiş, o çekinmişti. 'Ey Adem! Doğru bu, senin eşinin düşmanıdır, sakın cennetten çıkarmasın, yoksa bedbaht olursun. Doğrusu cennette ne acıkırsın ne de çıplak kalırsın, orda ne susarsın ne de güneşin sıcağında kalırsın,' dedik. Ama şeytan ona vesvese verip: 'Ey Adem! Sana sonsuzluk ağacını ve sana çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?' dedi. Bunun üzerine ikisi de o ağacın meyvesinden yedi, ayıp yerleri görünüverdi. Cennet yapraklarıyla örtünmeye koyuldular. Adem Rabbine başkaldırdı. Rabbi yine de onu seçip doğru yolu gösterdi." **Görüldüğü gibi bu hikâye** , Sümer ve Tevratta birbirine oldukça paralel. İkisinde de bir Tanrı bahçesi, dikilmiş ağaçlar, bahçeden su çıkarılması, yasak meyvenin yenmesi, lanetlenme. Sümer'de kaburgayı iyi etmek için Tanrıça yaratılıyor; adı Kaburganın Hanımı. Hikâye Tevrat'a geçerken kadın kaburgadan yaratılmış ve adı Sümer'deki ikinci anlamı olan Hayatın Hanımı'nın (yaşatan hanım) İbranice karşılığı Havva olmuştur.
Sayfa 32 - Sümerdede aynı hikaye var küçük farklarlaKitabı okudu
Tevazu (Alçak Gönüllü Olma)
Hz. Âdem topraktan yaratılmıştı. Yüce mevla: " Sizi topraktan yarattık, toprağa döndüreceğiz. Bir defa daha sizi yine o topraktan çıkaracağız" buyurmuştur. O halde "Evveli toprak, sonu toprak" olan insan, bu ikisi arasında belli bir yükselişe ulaşıyor, bir mevki elde ediyorsa kibir ve gururla başını semalara kaldırmak yerine tevazu ile eğilmeli, toprağa döneceğini hatırlamalıdır. Hz. Âdem bu yönüyle insanlığa gerçekten şaheser bir örnektir. Karşısında sayıya hesaba gelmez meleğin secde ettiğini gördükten, ilim ve İrfan yönüyle hepsini geride bıraktıktan ve "ALLAH'IN HALİFESİ" olarak yaratıldığını öğrendikten sonra bir an için olsun gurur ve kibir yolunu tutmamış, büyüklenme ve böbürlenme ile hiç ilgisi olmamış, sadece Allah'ın kulu olarak yaşama yolunu tercih etmiştir. Tevazu (alçak gönüllü olmak, kibirlenmemek) peygamberlerde görülen ortak sıfatlardan biridir. Hiçbir peygamberin kibirli davrandığına dair sahih senedlerle nakledilmiş tek misâl yoktur. Eğer büyüklenmek ve kendisini diğer insanlardan üstün görmek insana yakışan bir huy olsaydı, kibirlenmeye en layık peygamberler olurdu. Efendimiz:" Kim Allah rızası için alçak gönüllü davranırsa Allah onu yüceltir" buyururken insanlığın kıyamete kadar değişmez ahlak prensibini anlatmış oluyordu.
Sayfa 61 - Ensar neşriyat
Reklam
1.000 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.