Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Jarvinen, Okunen ve Gulbe Nasıl Kral Oldular? Reçel Kralı Jarvinen anlatıyor... Ben önceleri yoksul bir sokak çocuğuydum. Şimdi ise yurdumuz için büyük ve iyi bir güç olduğumu söyleyebilirim. Ben bu konumumu kime borçluyum? Tesadüfen dinlediğim bir konferansa değil mi? Daha önce de söylemiştim. Küçük dükkânımda kurabiye ve
Yusuf Özkan Özburun'un haklı vurgusuyla, 'sosyal tank' vazifesi gören cipleri yahut diğer araçları bir değerlendirelim. Kimileri için o araçlar 'olmazsa olmaz'dır. Onlarsız yarım hissederler kendilerini. O ciplerin içinde değillerse, savunmasız kaldıklarını düşünürler.Öyleleri var ki başlarına markalı bir eşarp sarmamışlarsa, ayaklarını markalı ayakkabı kuşatmıyorsa, gömlekleri, kravatları sıradan ve markasızsa çıplak sayarlar kendilerini, açıkta kalmış gibi "üşür"ler. Buradaki sorun lüks ve/ya kaliteli malları kullanmak değil... Öyle olsaydı, her cipe bineni, her marka giyeni töhmet altında bırakırdık. Sorun, o eşya ile sahibi arasındaki ilişki... Mesele, özne olan insanın nesne olan eşyaya nasıl baktığı... Bu ilişkide, 'ben' imizi, 'benimki' üzerinden inşa ediyorsak, "ben"imiz başından yaralı,eksik,özürlü demektir. 'Benim' dediğimiz herhangi bir şeyin 'ben'den eksilmesi, 'ben'i eksiltiyorsa, o 'ben' acınacak bir hâldedir. 'Benim' diyemediğimiz herhangi bir şey yüzünden 'ben'imizi tamamlanmamış görüyorsak, o şeyin sahibi olmasak bile, ona sahip olup da "açık"ını kapatanlar kadar bağımlıyız demektir.
Reklam
“Dünyada ölümden başka her şey yalan!” Doğru ama eksik. “Dünyada ölüm[den sonrasını anlamlandırma düşüncesin]den başka her şey yalan!”
Yüce Tanrı!Dirilt eski kurtları! Bir demirci çekiciyle set yarsın; Geri almak için aziz yurtları Bizi yine Ergene'den çıkarsın.
Sayfa 101Kitabı okudu
Yüce Tanrı Dirilt eski kurtları! Bir demirci çekiciyle set yarsın; Ger almak için aziz yurtları Bizi yine Ergene'den çıkarsın. Türk Mehdisi yine doğsun: Âmin! Deccal garbı kanı boğsun: Âmin!
Sayfa 101Kitabı okudu
Önsöz'den
Halkının pek çoğu sanat ve edebiyatla meşgul veya ilgili bulunan Osmanlı toplumundaki şairlerin mesleklerine bir göz atalım: Padişah, vezir ve her kademeden devlet adamları, eyalet valileri, kadılar, müderrisler, imam, müezzin, kâtip, her sınıftan asker, hafız, cüz'han, buhurcu, muvakkıt, hanende, türbedar, tekke görevlisi, çizmeci, fesçi, sarıkçı, müneccim, demirci, ipekçi, çakşırcı, attar, şekerci, iğneci, mürekkepçi, ayakkabıcı, sokak satıcısı, hatta cambaz vs. Şimdi insaf ile düşününüz! Bütün bu ve benzeri mesleklerdeki halktan insanlar divan şiirini söylüyor, yazıyor, okuyor ve zevk alıyorsa bu edebiyata yüksek zümre edebiyatı yahut havas edebiyatı yakıştırmalarının kasdî olarak bir yafta mesabesinde verildiğinden şüphemiz kalır mı?
Sayfa 9 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Allah’ım; Sen'in Benden Başka Azap Edeceğin Kulun Çok, Ama Benim Sen'den Başka Af Dileyeceğim Rabbim Yok!
141 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.