Kuşçu: Demek ki hâlâ incinebiliyorsun.Sevdiğine gücenebiliyorsun.Engin denizler gibi ol. Bir taş atmayla bulanma.İnsanların yaptığı seni incitiyorsa sen hâlâ sığ su sayılırsın.
çağıran ellerindir biz yaşamaya
ölmez senin için Dağlar denizler akşan uzaklaşır fanilikten sana yaklaşan
ölümsüz aşkların sesini duya duya
çağıran eller indir bizi yaşamaya
Kuşçu: Demek ki hâlâ incinebiliyorsun. Sevdiğine gücenebiliyorsun. Engin denizler gibi ol Yusuf'um. Bir taş atmayla bulanma. İnsanların yaptığı seni incitiyorsa sen hâlâ sığ su sayılırsın.
Demek ki hala incinebiliyorsun. Sevdiğine gücenebiliyorsun. Engin denizler gibi ol Yusuf'um. Bir taş atmayla bulanma. İnsanların yaptığı seni incitiyorsa sen hala sığ su sayılırsın.
ORDİNARYÜS’ÜN FAHİŞ YANLIŞLARI
Türk dili ve tarihi üzerinde çalışan Batılı bilginlerden birçoğu Akdeniz’den Çin içlerine kadar yayılan ve kendilerine “Türk” diyen insanları, ilmi görüşle, tek bir millet saydığı gibi, bazıları da İstanbul’dan Çin içlerine kadar uzanan geniş bölgede, mesela İstanbul Türkçesi konuşarak herkesle anlaşmanın kabil
"...Kuşçu: Demek ki hâlâ incinebiliyorsun. Sevdiğine gücenebiliyorsun, engin denizler gibi ol Yusuf’um. Bir taş atmayla bulanma. İnsanlarn yaptığı seni incitiyorsa sen hâlâ sığ su sayılırsın."
(Âşıklar Ölmez-Ö.Lütfi Mete)
Bu ülkede idam kanunlaşsa vatan hainlerini değil, vatanına canını adamış adamları, delikanlıları asarlar..
Bu ülkede adam olan üç şeyle mükafatlandırılır : Ya itibarına kasdedilir, ya en verimli yıllar hapishanede geçirttirilir.. Susturulamadı mı? Canına kasdedilip öldürülür.
Denizler okyanus oldu,
daha da büyüdü..
Öldürdüklerini sanıyorlar..
Denizler, Metinler ölmez!.
youtu.be/vn22hxepu3Q
22 Ekim 1971
Mamak-Ankara
Baba,
Bildiğin gibi burada yaşamımız yeknesak devam ediyor. Mamak cephesinde yeni bir şey yok. Ben kitap okumaya devam ediyorum. Şu anda elimde yalnız edebiyata ait kitaplar olduğundan onlarla yetiniyorum. Dostoyevski'nin kitaplarını bitirdim.
Şimdi Balzac'tan okumaya başlayacağım. Çoğunu daha evvel okumuştum, ama yine rahatça, canım sıkılmadan okuyorum. Hele Dostoyevski!
Yaşadığı toplumun kesitini vermiş romanlarında... Tolstoy'un mujikleri (köylüleri) varsa onun da bir türlü iki yakaları bir araya gelmeyen şehirli küçük burjuvaları var. Onları o kadar canlı anlatmış ki insan görür gibi oluyor. Sana İngiliz, Alman, İtalyan, İspanyol edebiyatı desem aklına her birinden bir isim gelecek. Örneğin Shakespeare, Goethe, Dante, Cervantes...
Ama Fransız ve Rus edebiyatı olunca durum değişir. Bir sürü isim gelir aklına... Her biri birbirinden büyük... Aynı durum İran edebiyatı için de geçerli: Ömer Hayyam, Gazali yahut Şirazlı Sadi...
Hangisini ele alırsan al, her biri de büyük sanatçı... Hele Ö. Hayyam'ı yaşadığı çağda ele alırsan ve o dönemdeki Avrupa'ya kıyaslarsan ayrı bir durum ortaya çıkıyor. Hayyam'a gösterilen toleransın aksine Avrupa'daki engizisyon işkenceleri o kadar şaşırtıcı ki... Onun yazdıklarının yüzde birini söyleseydi o çağda bir Avrupalı, sonu ölüm olurdu; hem de işkenceyle...
Bunları neden söylüyorum? Batı taklitçisi sözde aydınların aksine Asyalı olmaktan onur duyduğum için...
Neyse şimdilik hoşça kal.
Deniz Gezmiş
Sevgi, saygı ve özlemle...
Cüveyni'nin şöyle söylediğini duydum: Ben binlerce kitap okudum, sonra İslam ümmetini kendi dinleri ve kitaplarındaki açık ilimleriyle baş başa bıraktım ve açık denizler üzerinde, ümmetin reddettiği edebiyata dalmaya başladım. Bütün bunlar doğruyu bulmak içindi. Daha henüz genç yaşımdayken bile, başkalarının görüşünü taklit etmekten kaçındı. Fakat şimdi ben, her şeyden uzaklaşarak şu hakikat sözüne, "Yaşlı kadınların dinine yapmışsınız!" sözüne döndüm. Eğer hakikat, Allah'ın inayetiyle beni yakalayamaz ve dolayısıyla yaşlı kadınların dini için ölmez ve hayatım hakikat erbabının saflığı ve samimiyet sözüyle, yani "Allah'tan başka ilah yoktur, " ile son bulmazsa, o zaman cüveyni'nin oğluna [yani kendisine] yazıklar olsun.
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın ;beni sensiz bıraktın.
Aşk olsun sana çocuk bugün senin için yudumlayacagim demli çayımı senin için çekeceğim dumanı ruhuma senin için kulak vereceğim Rodrigueze
umaramayacagim odaya gelen temizlikçinin sitemini
umursamiyacagim insanı yolundan eden dünyanın adaletsizliğini
insanların vicdansızlıgından yağlı bir ip yapacağım
kendim geçireceğim ilmeği boynuma
ve haykiracagim karanlığa Denizler ölmez ölemez ölen bedenimdir düşüncelerim ebediyen yaşayacak...
D.Y
Demek ki hâlâ incinebiliyorsun.
Sevdiğine gücenebiliyorsun.
Engin denizler gibi ol Yusuf'um.
Bir taş atmayla bulanma.
İnsanların yaptığı seni incitiyorsa sen hâlâ sığ su sayılırsın.
Demek ki hala incinebiliyorsun. Sevdiğine gücenebiliyorsun. Engin denizler gibi ol Yusuf’um. Bir taş atmayla bulanma. İnsanların yaptığı seni incitiyorsa sen hâlâ sığ su sayılırsın.