Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tabiat ve İnsan İlişkisi Üzerine
"İnsan tabiatı değiştirirken kendini de değiştirirmiş, yalnız tabiatı değiştirirken mi? Büyük adam bir devin sırtına tırmanan cüce, diyor Michelet. Belki doğru, dev: Goliat yani yürüyen dağ parçası, sırtındaki cüce: Davut yani zekâ. Büyük adam, kalabalığı tekme ile uyandıran kılavuz. Sonra uyanan Caliban Efendisini parçalar."
Sayfa 221 - İletişimKitabı okudu
Eğitilmek
Adolf Hitler Almanya'yı ve dünyayı büyük bir savaşa sürüklemeye aklına koyduğu zaman ne yapmış biliyor musunuz: Alman çocuklarına savaş fikrini alıştıracak oyuncaklar imal ettirmiş. Milyonlarca kurşun asker döktürmüş. Bu askerler bir savaş karargahındaki çeşitli durumları gösteriyor. Sadece çarpışan askerler yok bunların içinde. Cephe gerisi de var. Kimi tıraş oluyor, kimi akordeon çalıyor, kimi askerler dev uçak pervaneleri taşıyor. Bunları gördüğünüz zaman dehşete düşüyorsunuz. Savaş denilen o korkunç delirmeye 'normal' ve 'sıradan' bir hayat sahnesi haline getirmek için şeytani bir zeka ile her şeyi inceden inceye düşünürmüş.
Sayfa 222Kitabı okudu
Reklam
AMERİKALILAR AYA GİDERKEN Buna Yirminci Yüzyılın en büyük macerası diyorlar. Aya gitmek aslında bilim ve tekniğin göz kamaştırıcı bir zaferi olmakla beraber, bu zaferin insanlığa neler getireceği bilinmediği için macera demekte de yanlış olmasa gerektir. Aya yerleşme üstünlüğü sayesinde dünyaya hâkim olma isteğinin doğması, bu istek sonunda
İnsan Nereye?
Büyük adam bir devin sırtına tırmanan cüce, diyor Michelet. Belki doğru, dev: Goliat yani yürüyen dağ parçası, sırtındaki cüce: Davut yani zeka. Büyük adam kalabalığı tekme ile uyandıran kılavuz. Sonra uyanan Caliban efendisini parçalar.
Sayfa 221Kitabı okudu
Yumağın ipleri sarıldıkça görülür ki, dev binalardan tanrısal davranışlara varana kadar, dünya sakinleri ani bir eğitim programına tabi tutulmuşlar, öğrendiklerini de büyük mimari eserlere ve diğer sanat ürünlerine dönüştürmüşlerdir. Bu kalıntıların üzerinde mutlaka çok daha ileri bir zeka gezinmiş olmalıdır.
Toplumumuzda, olup bitenleri en iyi bilenler, aynı zamanda dünyayı olduğu gibi görmekten en uzak olanlardır. Genellikle, kavrayış ne denli fazlaysa, yanılma da o ölçüde fazladır: Zeka ne denli fazlaysa, akıl o ölçüde azdır. Bunun açık bir örneği, bir insan toplumsal skalada yükseldikçe savaş isterisinin de şiddetlenmesidir. Savaş karşısında nerdeyse en akılcı tutumu gösterenler, durmadan el değiştiren bölgelerin bağımlı halklarıdır. Savaş, onların gözünde, tepelerindeki dev bir gelgit dalgası gibi sürekli gidip gelen bir tehlikeden başka bir şey değildir.
Reklam
Şimdi anlıyorum ki, üniversiteye gitmenin ve bir eğitim almanın en önemli nedenlerinden biri, tüm hayatınız boyunca doğru olduğuna inandığınız şeylerin doğru olmadığını ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğrenmekmiş. Şimdi herkes bana ne kadar farklı görünüyor. Meğer profesörlerin entelektüel birer dev olduklarını düşünmekle ne kadar aptalmışım. Onlar da birer insan, hem de dünyadaki diğer insanların bunu fark etmesinden korkan insanlar... Ve Alice de bir insan – o bir kadın, bir tanrıça değil – ve ben yarın akşam onu konsere götürüyorum. Nasıl oluyor da, kolsuz ve bacaksız doğan insanlardan faydalanmayı akıllarından bile geçirmeyen dürüst ve duyarlı kişiler, düşük bir zeka düzeyiyle doğanları istismar etmekde bir mahsur görmezler?
2014'ten beri farklı uygulamaların entegre edilmesiyle genişlemekte olan ve 2020'de ülke çapında hayata geçi­şinin tamamlanması öngörülen Çin sosyal kredi sistemi, her bireyin (ne kadar "iyi" bir yurttaş olduğuna göre hesaplanan) bir puanının olması ve bu puana göre gün­lük hayatında ödüller veya cezalarla karşılaşması fikrine dayalı.
Sayfa 155Kitabı okudu
132 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.