Atatürk bir sosyal devrimci olmadığı gibi, kesinlikle sosyalist de değildi. Politik devrimi biçimseldi. Buna karşılık, merkezi noktası laiklik olan kültür devrimi, özgün ve çok geniş kapsamlıydı. Aslında Türkiye'yi yöneten sınıfın ve yönettiği devletin laikleştirilme çabaları daha on dokuzuncu yüzyılda başlamış ve 1908'den sonra İttihat ve Terakki tarafından büyük bir gayretle ileriye doğru itilmişti. Ama dinin hükümet işlerinden tümüyle ayrı tutulmasına ilk karar veren Atatürk idi. Kendisinden önce iktidarda olanlar bu kadar ileri gitmeye cesaret edemedikleri gibi, kendi çevresindekiler de bu konuyu iyice yumuşatmaktan yanaydılar. Atatürk'ün laikliği, kendisinden önce bu kuramı ele alanlar gibi, devrim sonrası Fransasında kilise ile devletin bağlarının kesilmesine dayanan Fransız 'laisizm' ilke ve uygulamasından esinlenmişti. Ama Türkiye' de uygulama farklıydı. Cumhuriyet yönetimi İslam'dan bağımsız olduğunu ilan ederken, daha önce sultanların yaptığı gibi, dini denetlemeyi sürdürmüştü.