Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türkiye’de çalışan, bir yerlere gelmek için gerçekten uğraşıp didinen insanlar da var; bu kişilerin hakkını ilelebet yiyemezsiniz. Bu işlerin kesinlikle halledilmesi lazım; aksi takdirde hakkaniyet ve adalet vadeden çok kuvvetli bir diktatorya gelebilir veya başka türlü çatışmalar ortaya çıkabilir ki huzurumuz kaçar.
Sayfa 173Kitabı okudu
Demokrasinin demokrasi olması için özgür seçimler ve anayasa yeterli değildir. Bu noktada, Türkiye’de iktidarın meşruiyeti ve yetkisi konusunda gündemden düşmeyen ve özellikle saptırılan bir durumdan söz etmek zorundayız. Seçilmişler ve atanmışlar çelişkisi. Bazıları demokratik oyla seçilmiş olan parlamentonun denetlenemeyeceği görüşündedir ki bu parlamenter diktatorya anlamına gelir. Ancak, Anayasa (Mahkemesi) yargılamasının kabul edildiği bütün ülkelerde ortaya çıkan temel sorun şudur: Atanmış yargıçlardan oluşan bir mahkeme, halkın temsilcilerinden oluşan parlamentoyu denetleyebilir mi, bu denetim demokratik ilkelerle bağdaşır mı? Çünkü, halkın iradesini temsil eden ve genel oy’dan gelen parlamentonun işlemlerinin denetlenmesi, ilk başta demokratik yönetime ve giderek millet iradesine karşı engel sayılabilir. Ancak, uygar toplum, bir yüksek mahkemenin parlamento iradesini hukuki açıdan denetlenmesinin, demokrasinin gelişimi ile çelişmediği sonucuna varmıştır. Zira, insan haklarını güvence altına alan bir belge olan anayasanın üstünlüğünün kuşkusuz, bir hukuki yaptırımı da olacaktır.
Sayfa 47 - KAFEKÜLTÜR Yayıncılık
Reklam
Diktatorya, yirminci yüzyılda bir nevi totaliteryanizme dayanır. Komünizm, Nazizm ve Faşizm buydu. Burada öyle totaliter devleti kuracak vasıtalar yok. Her şeyden önce Atatürk istemiyordu. Buna meraklı değildi. Ama Atatürk otoriterdir. Yani Kayzer Almanya’sı gibi. Diyelim İttihat Terakki dönemi gibi otoriter. Bu otoriter ölçüler içinde bir çoğulcu parti istedi. Rejimin temellerini sorgulamayan. Bu mümkün olmadı. Olmayınca vazgeçti.
Aslolan İktidar (!)
Bu "Her şey devlet için" zihniyeti Müslümanların kafalarına o denli yerleştirildi ki; "Her şey din için" inancı kayboldu; ve Müslümanlar saltanat ve diktatorya rejimleri uğruna Ulu'l-Emr zihniyetinin kulları oldular. Ulu'l-Emr Kurumu -şekli ne olursa olsun- lâ yus'el bir hâle getirilip kutsallaştırıldı. Bugün dünyanın çeşitli yerlerinde Müslümanları ezen ulu'l-Emr'ler, Yezid zihniyetinin mirasçıları oldular ve kendileriyle beraber rejimleri için dokunulmazlık kanunları çıkartarak, saltanatlarını sürdürdüler, sürdürüyorlar... Ve böylesi rejimlerde her zaman olduğu gibi, sarıklı-cübbeli hocalar, bunlara itaatin vâcib olduğunu anlatır dururlar cami kürsülerinde...
Sayfa 68
Ah! Göz üstünde kaşın var Affetmez ispiyonlar Birisi bir bok atar, Zindanda geçer ömür Agapi mou ah agapi mou Agapi mou ah Diktatorya
Geri17
118 öğeden 106 ile 118 arasındakiler gösteriliyor.