Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anla bu eski sırrı dil olmadan, Kendi içinde söz ve lafız olmadan.
Sayfa 238Kitabı okudu
Bu defa dil söylemiyor, kalp söylüyordu.
Reklam
“Dil, adeta söz vermede yarışır. Sonra da nefis, genellikle o sözü yerine getirmeye yanaşmaz”
Gençlerle Başbaşa
- Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. - Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. - Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşman gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Bütün ruhî ve bedenî kuvvetinle
Nasil da haklı.
Hasan-ı Basrî der ki: "Sana dedikodu getiren, senin de dedikodunu yapar."
Sayfa 218
“Bir insana fazla ve boş konuşmadan daha kötü bir şey verilmemiştir.”
Sayfa 46
Reklam
"Seni ilgilendirmeyen şeyleri konuşma. Zira o fuzulidir ve bundan dolayı günaha düşmeyeceğinden de emin değilim."
Sayfa 35
"Arkadaşlarının ayıplarını zikretmek istediğinde kendi ayıplarını hatırla."
Sayfa 164
Hiç kimse, kimseyi küfür ya da günahla suçlamasın. Eğer suçladığı kimse dediği gibi değilse, söyledikleri kendisine döner."
Sayfa 91
İnsanları yüzleri üstü cehenneme sürükleyen ancak dillerinin kazandığı günahlardır.
Sayfa 13
Reklam
Yemeği farklı bir baharatlı ve ateşte pişirmek, yasanın ve ahlakın sınırlarının dışına çıkan bir dostluğun tarafı olmak, rüzgârı ve güneşi dikkate alarak şarabı dinlendirmek, benzeri olmayan nar çiçeği kırmızısını tuvale aktarmak, bir kuş sesini flütle tekrarlamak, iktidara ortak olan yazı’yı parçalayarak yeniden kurmayı denemek, sevgili ile yasanın ve ahlakın dışında bir dil oluşturmak, Aşık olmadan çocuk yapmamak, hayvanlara tasma takarak doğalarını bozmamak, tarım yapmanın tahakküm üreten boyutunu fark etmek, haritanın dışında oluşmuş bir duygu ve düşünce dünyası edinmek, bu edimlerin içinden geçen bir bedeni edinme kaygısı taşımak yaratıcılığı etkinleştirir, etkin düşünceyi kuvvetlendirir; böylece tikel ve farklı olana hassasiyet gösteren düşünce, haysiyet de edinmeye başlar.
Gönül gözü görmeyen, can gözünü neylesin, Dünya'da dönmeyen dil, mahşerde ne söylesin, Allah, bütün beşeri, ümmetinden eylesin, Sancağının altında, Yâ Hazreti Muhammed.
Cengiz Numanoğlu
Cengiz Numanoğlu
"Hep Türk dili ile söyleşirler, öyleyse hep Türk'türler."
Yeni Füyüzat 'ınbaş makalesini okumaya başladı. Yazar, Azerbaycan Türklerinin lisanından Arapça ve Farsça sözcüklerin ve tamlamaların atılması gerektiğini söylüyordu.Şelâle 'nin baş makalesi ise İstanbul'daki Türkçülerin faaliyetlerinden bahsediyor ve yazı sahibinin bütün Türklerin kültürel anlamda birleşmelerini gerekli gördüğü anlaşılıyordu. Bunlar hoşuna gitti Settarhan'ın ama nasıl olacaktı? Açık Söz 'üeline aldı bu kez. Meşhur Mehmet Emin Resulzade'nin gazetesiydi bu. İlk sayfadaki yazı genç kuşağa Türk olduklarını öğretmek, kim olduklarını hatırlatmak zamanının geldiğini kaçınılmaz bir gereklilik olarak gösteriyordu. Settarhan gazeteyi masanın üzerine bıraktı, arkasına yaslandı. Ağzına birkaç fıstık attı, bu kez Gaspıralı'nın Tercüman 'ınıokumaya başladı. Gasptralı "Dil, lisan itibarıyla hep Türk dili ile söyleşirler, hep Türk'türler" diyordu. Cümlenin son kısmını ezberledi Settarhan; "Hep Türk dili ile söyleşirler, öyleyse hep Türk'türler."
Kısaca dil, insanları saptırmada şeytanın en büyük aletidir.
Sayfa 14
Dil yaresini andıracak yare bulunmaz. Dünyada gönül yaresine çare bulunmaz.
Sayfa 54
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.