Platon, Devlet'teki tasvirinde şöyle der:
"Dilenci peygamberler zenginlerin kapısına gidip onları tanrılardan gelen güçleri olduğuna ikna eder, kurbanlar, tılsımlar, kutlamalar ve şölenler aracılığıyla bir kişiyi kendisinin veya atalarının günahlarının kefaretini ödemeye ikna ederler; küçük bir bedel karşılığında düşmanlara zarar vermeyi vaat ederler; büyülü sanatlar ve büyülü sözlerle göklerin iradesini kendi arzuları doğrultusuna kullandıklarıni söylerler." Bu alıntıda dinle belli bir bağlantısı olsa da büyü uygulamalarındaki şarlatanlık ister istemez hemen sezilir.
Yalnızlara, unutulmuşlara, yorgunlara, yolda kalmışlara...
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun. Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun. Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun. Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak, sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N'olcak ki bırak patronlar seni kovsun! Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun. Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun. Şuraya Youtube'dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun. Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.
Kargo
Reklam
Resûl-ü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz’e: Filân kadın gündüz oruç tutar, gece namaz kılar. Lâkin huyu kötüdür. Kom- şularını kötü dille incitir, diye şikâyet ettiler. O da: “İşte o kadının ibadetinde hayır yoktur. Onun yeri Cehennemdir.” diye buyurdu
Az sonra güzel dörtnala şi­ir dili, gövdesiz ağaçlar ve suyu çıkarılmış şehvetlerle dolu yüreksiz baygınlık başlıyor yüzmeye yumuşak ve çabuk ve rahat. Dua etmekten daha iyi, yüksek sesle düşünme sıkıntı­sı da yok. Bir katedralde anlaması bile gerekmeyen bir dilde şarkı söyleyen iğdiş edilmiş birini dinler gibi.
Sayfa 286 - İletişim Yayınları 5.Baskı, 2015 ~HightowerKitabı okudu
...din egzoteriktir (yani çok sayıda insana seslenir) büyü ise ezoteriktir (az sayıda belirli kişiye hitap eder). Büyü genelde dinle el ele ilerlemiştir, kadim Babilce metinlerde, Kutsal Kitap'ta, Musevilik'te ve İslam'da büyücülere rastlanır.
Acı nasihat, faydalı şerbettir.
Hâlini, tavırlarını, gidişatını başkasından dinle! Çünkü senin fenalığın, yanlışlık ve hataların kendi nefsine iyi görünür. Seni methedenlere aldanma. Senin yanlışlıklarını ve isabetsiz hareketlerini sana söyleyenler, senin hakikî dostlarındır. Hastaya şeker vermek câiz olmayabilir. Hastalığı için acı ilâç faydalıdır. “Senin yolunda şöyle bir kuyu var” diyen insan senin hayırhahındır.
Reklam
1.000 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.