Belki 2 seneden beri kütüphanemin ücra köşelerine saklanmış, bulunup okunmak için can atan ama benim göremediğim "Adaletin bu mu dünya" diyip geçen zamana aldırmadan, bana küsmeyen ve beni bekleyen bir dünya. Beni dünyana kabul ettiğin için sağ ol ama o son yazdığın "yok" kelimesinden sonra dünyandan çıkış biletimi de verseydin keşke. Ah Adalet, bi tek şu gönüle geçmiyor fermanın..
Demem o ki, geç kaldığım bir hikaye. Siz geç kalmayın.
-Dağlarda kamp kur, deniz kıyılarında yürü, ağzını göğe dayayıp yağmur damlalarını yala, yosun kokulu şarkılar dinle, kalbini kıran şiirler oku, yüksek tepelere çıkıp var gücünle ulu, yaşlı bir çınarın altında uyu, sevgilinin şehvetli kollarında uyan, şarapla sarhoş ol, aşk acısıyla ayıl.
- Birine susmasını söylediğinizde sesine, gitmesini söylediğinizde kendisine hasret kalabiliyordunuz.
- Herkesin kendine göre bir "gitme" deyişi ve gene herkesin kendine göre bir gitmeyişi vardı.
- insan kendini her yere taşımakla mükellef olduğundan, bazen tek kişilik randevularda bile kavuşmak güçleşir, bir yanımız erken gelir, öbür yanımız geç kalabilirdi.