Bizim bunla ilgili bir atasözümüz var: Terzi kendi söküğünü dikemezmiş
“Kendimi böyle şikâyet ederken duymaktan nefret ediyorum. Mesleğimde karşıma çıkan huysuz ev kadınları gibi konuşuyorum. Sürekli kocalarından ilgi görmedikleri için vırvır ediyorlar.” Sustu ve başını başka
tarafa çevirdi. “Utanıyorum.”
“Neden?” dedim.
Bana baktı. “Böyle güvensiz olmamalıyım da ondan. Psikoloğum ben. Sürekli bu tür sorunları olan insanları tedavi ediyorum.”
“Ama terapistler de insandır. İkimiz de biliyoruz ki duvardaki diploma bizi kişisel sorunlardan muaf kılmaz” dedim.
Simeranya'da her seviyeye göre okuma salonları, laboratuvarlar, atölyeler, müzik, tiyatro, sinema ve spor evleri vardır. Her yaşta insanlar bunlara devam ederler. Her merak ettikleri mevzuu kendileri etüt eder ve öğrenirler. Çocuklar ve gençler için, araştırma metotlarını gösteren kılavuz-öğretmenler vardır. Bunların vazifeleri öğretmek değil, öğrenmenin yolunu öğretmektir. Çünkü Simeranya pedagojisi, insanın bütün hayatında öğrendiği şeyleri ancak kendi istediği zaman ve kendi araştırmaları neticesinde öğrendiğini bilir. Eski dünyada, yani Simeranya'ya göre bugünkü dünyamızdaki okullarda çocuklara ve gençlere öğretilen şeylerin, muayyen' istidat? ve ihtiyaçları karşılamadıkça, hayatta hiçbir işe yaramadığı anlaşılmış ve klasik mektepten eser kalmamıştır: Sınıf, kürsü, ders programı, nutuk söyler gibi ders veren öğretmen ve profesör yoktur. Diploma yoktur.