Cengiz Aytmatov' un çerez gibi bir çırpıda okunacak kitaplarından biri de Cemile. Yazar, Cemile karakterini neşeli, kıpır kıpır, kendini tanımaya aç, dobra, dürüst, mert, erkeklerden farklı büyütülmemiş, özgüven dolu bir kız olarak betimlemiş. Cemile karakterini oldukça sevdim ve karakterle kendimi yer yer özdeşleştirdim.
Seyit koruma iç güdüsü ile Cemile'ye yaklaşan, toy, yetenekli, evin abileri yokken direği sayılacak tek erkeği. Kendini tanımak için önce aşkı tanımalı, sonra doğanın aşk ile yoğruluşunu. Sahi insan bir başkasının aşkına aşık olabilir mi?
Sadık, düz dümdüz bir Kazak Türk'ü genci, bozkırlarda at koşturan, vatanı için geride güzeller güzeli Cemile'sini bırakan bir genç. Cemile'nin kocası.
Danyar, bir saklı deniz; batmadan, alabora olmadan onun denizinde gezebilmenin ihtimali yok. Danyar bir kapalı kutu, sürekli uzakları izleyen, sürekli birini bekleyen, çözülemeyen, garip duruşlu... Sesi bir bozkırı çınlatacak kadar acılı; önce vatan türküsü yakar, sonra aşk. Çünkü onun aşkı vatan gibi aziz ve uğruna harap olunası...
Kitapta en sevdiğim detay, Danyar'ı kimselerin çözemeyişi, biricik aşkı Cemile ve onların aşkının aşığı Seyit dışında.
Sadık'a acısanız da, uğradığı ihanete kızamıyorsunuz. Çünkü Cemile derin dipsiz bir kuyu, Sadık'ın onun derinliğine inemeyecek kadar dümdüz bir adam.
Bazen bir mektup yeter aşkın değerini ölçmeye belki de; "Karım Cemile'ye hasret ile selam ederim."
Çünkü aşklar geleneklere sığmamalı Cemile'ye göre öncelikleri olmalı. Danyar Cemile'sine mektuplara sığmayacak aşkı ile kavuştu.
Kitap okunmalı, güzel, öneririm.