YouTube kitap kanalımda Mecburiyet kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY
Mecburiyet : Zorunluluk, yükümlülük anlamlarına gelen bir kelime. Peki bu kelime bizi neden bu kadar etkisi altına almak zorunda? Bir şeylere gerçekten de mecbur muyuz? Kitabın kapağındaki adamın o kaçınılmaz
Bir olay koptuğunda hemen ardından yazılan, çizilen "kardeşlik edebiyatı" samimiyetini o kadar yitirmiş ki, gerçek ile sahte artık kendini belli edemez oldu. 20 yaşında bir genç öldürülüyor, hemen ardından bir açıklama getiriliyor "Yüksek sesle şarkı dinleyenleri uyardı diye öldürüldü."
Kullanılan açıklama dili o kadar duygusuz
Evet bir gün daha bitti. Bugün de kustuk nefretimizi, rahatladık. Kafamızı kuma gömmeye devam edebiliriz artık. Nasılsa bu kadar tepkiden sonra kendine gelir erkekler, ölmez daha fazla kadınlar. 221 diyor anıt sayaç. Emine Bulut, Tuğba Erkol eklenmemiş daha. Tuğba Erkol da 20 yerinden bıçaklanmış kocası tarafından . Adam,"namus için pişman
"Konu vatansa gerisi teferruattır" sözünü baştan sona kadar hissettiren,kafa karıştıran,benzeyen isimlerle yakın tarihte ülkenin başına gelenlere ışık tutan,ülke içinde olan olayların bi bakıma dışarıdan müdahalelerle yapıldığını gözler önüne seren,sükastler,görüşmeler ve derin devlet mevzularına atıfta bulunan siyasi,politik bir kurgu kitabıydı.
Kitaba ismini veren fedailer Kahraman maraşlı Zülfikar ,Trabzonlu Ömer,Sivaslı Yağız,İzmirli Sedat ın bir şiir yarışması ile şecilip eğitimlerine katkıda bulunuyor.
Ve bu 4. Gencin yolları Ankarada buluşuyor.
Zülfikar ilahiyat fakültesine
Ömer Ankara siyasal bilgiler fakültesine
Yağız Ankara beden eğitimi yüksek okulu
Sedat ise Ankara harp okulunda okumaya başlıyor.
Açıkçası 1999 /2000 sonrası yaşananları hayal meyal hatırlıyorum da isimler değiştirilerek bir kurgu şeklinde yorumlansa da Amerikanın oyunları,orta doğunun sorunları,ekonomik krizin yankıları,siyasi kişilerin değişimi, dış mihraklar derken kitabı okurken beynim yandı. Bazen bu ülke imanıyla ayakta duruyor dedim bazen Allah askerimize güç kuvvet versin dedim.
Bana göre değildi ama politik/siyaset ve tarih seven okuyucular için biçilmiş kaftan diyebilirim.
Reisimiz Dostoyevski’ye Dostoviski dememiştir, reisimiz “Herkese benden birer viski!” demiştir.Ancak sözleri dış mihraklar ve fetöcüler tarafından algı operasyonuna kurban gitmiştir.Bunu yapanlar yakın zamanda belasını bulacaktır.