Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mavi doga 3434

mavi doga 3434
@dogaasigi3434
doga yi seven insani sever hayvanlari seven insani sever kalbinde sevgi ve hosgoru olan hic bir insani uzmez kirmaz karsisindaki insana saygi duyar
Hani biriyle güler, biriyle ağlar, biriyle eğlenir, biriyle sevinirsin ya... Çok şey yaşadıktan sonra ona çok alışır, çok sever ve çok bağlanırsın. Sen her şeyin iyi gittiğini, her şeyin güzel olduğunu bilirsin. Yakınlık ve heyecan duyarsın hani... O heyecanın hiç bitmemesini ister, kaybetme korkusu yaşamaya başlarsın. Ona güvenir, inanır ve ondan sana zarar gelmeyeceğini hissedersin. Yakınlık hissettikçe, sevme-bağlanma duygusunu tattıkça bir korku sarmaya başlar seni. Her şey iyi giderken, güzel şeyler yaşanırken araya aniden giren mutsuzluklar vardır bilirsin. Ve o mutsuzluklar, ayrılma noktasına kadar gider. Maskelerin gün yüzüne çıktığını fark edersin böylelikle. Seni asla sevmediğini, sana hiç değer vermediğini, her şeyin koca bir yalandan ibaret oldugunu anlariz
Reklam
Okumaktan başka yapacak işim, gidecek tek yerim yoktu, çünkü çevremde saygıya layık, beni kendine çekebilecek bir meşguliyet bulamıyordum.
Sırf kalp kırmamak, kendime yakışanı yapmak için cevap veremediğim herkes kendini haklı zannetti…

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Denize dönmek istiyorum! Mavi aynasında suların: boy verip görünmek istiyorum! Denize dönmek istiyorum! Gemiler gider aydın ufuklara gemiler gider! Gergin beyaz yelkenleri doldurmaz keder. Elbet ömrüm gemilerde bir gün olsun nöbete yeter. Ve madem ki bir gün ölüm mukadder; Ben sularda batan bir ışık gibi sularda sönmek istiyorum! Denize dönmek istiyorum! Denize dönmek istiyorum!
Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu. Hep böyle mi bu? Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer. Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına aynalarla kaplattım, ölü benim kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben. Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir. Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına? “Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna” bir çocuk demiş.”
Reklam
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle mi? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epice yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum.
Her gerçeğin iki yüzü vardır; bir görünen, bir de görünmeyen. Olayların yalnız görünen yüzüne bakıp bir yargıya varmanın kolaycılığına kaçanların acımasızlıkları, bir insanın yaşamını bile alabilir elinden. Kemikleşmiş önyargılarını aşamayan bir toplumda, kadının cinsel açıdan sömürülüp unufak edilmesi öyle başka şekillerde algılanabilir ki... Pınar Kür'ün gerçek bir olaya dayanarak kaleme aldığı Asılacak Kadın, işte böylesi bir acımasızlığı gözler önüne seriyor. Doğduğu günden itibaren yaşamı hep başkaları tarafından belirlenen, hasta bir adamın sapkın güdülerini bedeni üzerinde tatmin ettiği Melek... Onu bu hale düşürenler ve kurtarmaya çalışanlar... Asılacak Kadın, kimsesizliğin talihsizlikle birleşerek katmerlendiği, cahilliğin çaresizligin aslinda soylenecek cok sey var ama
Şimdi açsam pencereyi de. Beklesem sen gelsen. Olmaz ya hani geliversen. Hiç bir şey sormasan. Hiç bir şey söylemesen. Sussan. Sussam. Sussak.
İnsanın tesellisi insandadır oğlum, acıyı bulan insan, teselliyi de bulacak olan o, ama insanlar kendilerine bir fırsat tanımıyorlar çareyi bulmak için.
Dostoyevski'nin "Rus çoğunluğunun hakiki insanı" dediği bir isimsiz kahramanın yalın ve karanlık düşünceleri... Edebiyat tarihinin en ünlü isimsizlerinden Yeraltı Adamı, insanların oradan oraya üşüşen karıncalara dönüştüğü St. Petersburg'un gri kaldırımlarında itilip kakılırken, yaşama isteğini yavaş ama emin adımlarla mutlak bir öç isteğiyle değiş tokuş eder. Yeraltı Adamı'nın bir devlet memuru olarak geçirdiği tekdüze günler, yanında bir türlü rahat hissedemediği arkadaşları ve hayattaki mutlak yalnızlığı, bıkkın bir öfke ve küçük, imkânsız pazarlıklarla gittikçe daha fazla lekelenir, ta ki kendisini bir arada tutan görünmez ipler yavaşça çözülmeye başlayana kadar. Yeraltından Notlar, yayımlandığı 1864 yılından beri öfke ve sessizliğin en...
Reklam
Kimse kendinden bir yere gitmiyor Yaşıyoruz sessizce yaramızı severek. "
İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur
Geri13
57 öğeden 46 ile 57 arasındakiler gösteriliyor.