Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
270 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 günde okudu
Marx neden haklıydı ? Terry Eagleton ünlü bir Maksist yazardır. Bu kitapta Marx'ın tüm fikirlerini toptan bir savunması bulunmamakta birlikte asıl amacı Marx hakkında söylenen artık dile iyice yapışan bazı yanlış düşünceleri çürütmek. Bir düşünürün yazdıklarıyla, o düşünürün yazdıklarını uyguladığını söyleyenler; işte düşünürü yanlış
Marx Neden Haklıydı?
Marx Neden Haklıydı?Terry Eagleton · Yordam Kitap · 2011103 okunma
Tarihsel İlerleme Tarihin İçinde Yada Dışında Olmak
" Locke , İngiliz halkını gayrımeşru bir şekilde köleleştirmeye çalışan Stuartları redderken kullandığı argümanları Afro - Amerikan köleliğine uygulamaz. Zira ona göre Siyah Afrikalılar henüz yeterince medenileşmemiştir. Dolayısıyla doğal haklar teorisi onlara uygulanmaz.
Reklam
Psikolojiyi ahlâka, ahlâkı siyasete ve siyaseti metafiziğe bağlayan Farabi gibi psikolojiyi ahlâka, ahlâkı siyasete bağlayan Hume ise ondan farklı olarak siyaseti dünyeviliğe bağlar. Hume’un felsefesinde ahlakîlik doğal psikolojik temele sahip olduğundan dolayı dinî inançlar yıkıcı inançları bilfiil geliştirecek ve psikolojik uzantıya sahip dinî algı ise fanatik yaklaşımların doğmasına neden olacaktır. Buna mukabil insan haklarının duygusal bir tarzı olan ve kaba materyaller sağlayan Hume’un ahlak teorisi, ahlakın temel ahlakî ilkesi olarak faydalı ve makbul olarak görülmüştür. Hume’un ahlak ve siyasette ilerlemecilik (progressivism) maksadıyla tecrübî ve faydacı tutum sergilemesi reel politik bir tavır sergilemesine yol açmıştır. Nitekim faydacılık, haklar teorisinden daha az olmayan ve muhafazakârlar tarafından sunulan alternatif bir doktrin değil ilerlemeci partilerin üretimiydi (Taylor ve Buckle, 2011: 31). Tecrübî ve faydacı içeriği olan ahlak teorisine sahip, siyaset anlayışı olarak tecrübî, faydacı ve ilerlemeci bir yaklaşım sunan filozof salt bir ahlak anlayışı geliştirmekten daha çok araçsalcı (enstrümantalist) bir ahlak geliştirmeye çalışır. Ahlaktan toplumsal konuma, dinî uygulamaların eleştirisine ve bu bağlamda siyasî sorunların çokluğuna değinen Hume’un araçsalcı ahlakçılığına karşın Kant’ın mutlak bir ahlak anlayışı geliştirmeye çalıştığını söyleyebiliriz.
350 syf.
10/10 puan verdi
Ahmet Arslan herkesin bildiği gibi ülkemizde felsefe alanında en önemli isimlerinden. Kitap üslup olarak gayet akıcı ki sanıyorum hoca buna çok dikkat ediyor çünkü felsefenin herkesin anlayabileceği bir şey olabileceğini düşünüyor. Ahmet Arslan kitabı ilk olarak 1994'te yayımlamış ve kısa sürede büyük ilgi görmüş. Bunun üzerine ilerleyen
Felsefeye Giriş
Felsefeye GirişAhmet Arslan · BB101 Yayınları · 20171,430 okunma
Fiilî kurtuluş arayışına fiilî yoğunlaşma "dünya"dan; aile ile olan sosyal ve psikolojik bağlardan, dünyevi malların sahipliğinden ve siyasal, ekonomik, sanatsal ve erotik etkinliklerden -kısacası canlılara özgü tüm meraklardan- biçimsel bir çekilmeyi gerektirebilir. Böyle bir tutuma sahip birisinin herhangi bir biçimde dünya işlerine bulaşması tanrıya yabancılaşma olarak görülebilir. Bu, “dünya-retçi asketizm"dir (weltablehnende Askese). Öte yandan insan davranışının kurtuluşa götüren faaliyetlere yoğunlaşması; dindar bireyin dindarlığına ve tanrının seçilmiş aracı olarak niteliklerine dayalı olarak dünyaya (ya da daha açık bir biçimde: dünya kurumlarına fakat onlara karşı olarak) katılmayı gerektirebilir. Bu, "iç-dünyacı asketizm" (inner-weltliche Askese)' dir. Bu durumda dünya dinsel asketiğe sorumluluğu olarak sunulabilir. Dünyayı asketik ideallerine göre dönüştürme yükümlülüğüne sahip olabilir, bu durumda asketik bir doğal haklar teorisi temelinde rasyonel bir reformcu da devrimci haline gelecektir.
Sayfa 288 - Yarın YayınlarıKitabı okudu
_Devlet, milletin kendisidir. Milleti, idare edenler devlet değildir. Çünkü irade milletindir. Millet, asildir. Millet işlerini yönetenler, onun temsilcileri olabilir. Bu sistemin uygulanmasında göz onunde bulundurulacak en onemli nokta, milletin siyasi, sosyal, eğitim ve gelişme derecesidir. _Devlet, her parcası diğerinin gorevini hazırlayan veya
Reklam
Önceki Gündemlerimizden (İnsan Hakları Sorunu) İNSANLIĞIN HAK MÜCADELESİ M. K. Atatürk diyor ki: Özgürlük insanın düşündüğünü ve dilediğini mutlak, kesin olarak yapabilmesidir. Ancak bu tanım özgürlük sözcüğünün en geniş anlamıdır. İnsanlar bu anlamda özgürlüğe hiçbir zaman sahip olamamıştır ve olamazlar. Çünkü bilinmektedir ki, insan doğanın bir
Hume’a göre, adaletin kaynağı kamusal fayda ve karşılıklı çıkardır fakat tek kaynak değildir. Adaletin değeri, adaletin faydalı sonuçlarından türemiştir. J. Moore’a göre, Hume’un adalet ve mülkiyet teorisi üç doğalcı geleneğe -doğal hukuk okulu, Locke’un doğal haklar okulu ve Shaftesbury ve Hutcheson’un ahlak duyum teorisine, doğrudan karşıydı. Aile içinde yaşayan bireyi yalnızca bencillikle ifade eden Hobbes’a karşın, Hume’a göre »Mackie’nin ifade ettiği gibi birey, rekabeti salt bencillikle değil benciliğin bileşimi ve cömertliğin sınırlamasıyla üretmiştir. Hume’un ahlak teorisi, Locke’un doğal hukuktan türettiği ahlak teorisinden farklı, Hobbes’un doğal âhlakî duygulanımcılığıyla benzerdir (Edwards ve Townshend, 2002: 87).
ALACAKARANLIK = FRİEDRİCH NİETZSCHE
Felsefecilerin yaratılışının ne demek olduğunu soruyorsunuz? örnek onların tarihsel anlam açısından eksiklikleri, oluş düşüncesinin kendisine duydukları kin, onların egiptisizmi. Bir şeyden bir mumya yaptıklarında sonsuz düşünce ile bir şeyi tarihsizleştirdiklerinde, onu onurlandırdıklarına inanıyorlar. 1000 yıldan bu yana filozofların elde
Filmler - Kavramlar *
_Ay, ışığında saklıdır. Uzak Ufuklar _Eylemlerin sonuçları olur. Arkadaşımın Aşkı _Eylemlerimin sonuçlarının ne olacağını tamamıyla biliyorum. Serena _İnsanlar yaptıkları eylemlerden sorumludur ve sınırı aştıklarında da bunun bedelini ödemeliler. Hayat Işığım _Yaptığı bir iyilik, yaptığı diğer kötülükleri silmez. -Kedinin kuyruğu çuvaldan çıktı.
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.