iki ölüm ve üç doğum üzerine.
Filmim önce kafamda doğar, kağıt üzerinde ölür, sonra, kullandığım canlı kişiler ve gerçek nesneler onu yeniden hayata döndürürler, ki bunlar da film şeridi üzerinde ölürler, ama belli bir düzene sokulup, beyazperdeye yansıtıldıklarında, hepsi suya konan çiçekler gibi yeniden canlanır.
Ruhi doğuş
"doğum ve ölüm, gerçek hayat için değidir. bu gibi durumlar, zaman ve mekan içindeki varlıklara özgüdür. hayatın gerçek varlığı hakiki ve daimidir. dolayısıyla onun için başlangıç, son, görünme ve gözden kaybolma gibi haller düşünülemez."
Reklam
Bana Bayinda...
İnsan ruhu, "Bana Bayinda" adlı Afrika şarkısındaki küçük ve muzır dansçı gibidir... Çölde, bir ağacın altında bir kadın doğum yaptı. Çocuk kızdı. Yağmur yağıyordu. Ana ile çocuğun üzerine yağıyordu yağmur. Ana öldü. Hala yağmur yağıyordu. Bütün gece, sabaha kadar yağdı çocuğun üstüne. Çocuk ağacın altında yatıyordu. Üç yıl boyunca yattı altında. Sonra birden silindi, doğruldu ve şarkı söylemeye başladı: "Herkesin sevdiği bir kadınım ben. Ben şeytanın da sevdiği bir kadınım. Tanrı'nın sevdiği bir kadınım. İnsanların sevdiği bir kadınım. Adım Bana Bayinda' dır." Yola koyuldu kız. Bir şehre varıp şarkı söylemeye başladı. Bağırdı herkes: "Böyle bir şarkıyı hiç duymadık!" Bana Bayinda o gece üç kez dans etti. Sonra birden çığlık atarak boğa derisinin üzerine, cansız, düştü.
Sayfa 24 - Can Modern YayınlarıKitabı okudu
SÖ: Modernite, hayatı doğum ve ölüm arasında sınırlandırıyor. Buradan hız ve haz çıkıyor. Müslümansa ebedi hayatı hayata katıyor, hatta öncesini, kalubelayı dahi katıyor. Erzurumlu İbrahim Hakkı, “Dünyaya geldim gitmeye,” diyor. Modernite için gitmek, bitmek demek ve gitmenin ötesi bir muammayken Müslüman için öyle değil. “Hayat-ı cavidanı bir şeyh-i kâmilden sual ettim/ ‘Ölümden evvel ölmektir’ deyince intikal ettim” dizeleri, ölünün ihtirassızlığından yola çıkarak insanın yapmak zorunda olduğunu, ancak ihtiras sahibi olmaktan kaçınılması gerektiğini ifade ediyor. Moderniteyse ihtiras üzerine kuruludur. Dayanağı kendi varlığıdır ve o varlık modern insana, “Önce ben, hep ben.” dedirtir. Müslüman’ın varlığıysa nefes alırken bile “Hu” der.
Sayfa 23 - turkuaz
İşteki saçmalıklardan bıkmış usanmış halde eve döndüğümüzde, televizyon ekranındaki saçmalıkların karşısında dinlenebiliriz. Doğum, ölüm, evlilik –yeni bir arabayla- hareketlilik kazanan bu örüntü bize gerçek hayatmış gibi sunulur.
Sayfa 138 - Sel Yayınları
Alibaba'nın bu sayısı ile Markopaşa'nın 1.dönemi kapanacaktır. Bir yılı az geçen bu dönemde Markopaşa 23, Merhumpaşa 4 , Malumpaşa 5 ve Alibaba 4 sayı çıkabildi. 55 haftanın 36'sında çıktığına göre, 19 hafta gazete engellerle karşılaştı, yayımlanamadı. Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de içeriye girdi. Gazete üzerinde hükumetin, sıkı yönetimin,
Reklam
195 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.