Bu huzursuz bacak bana ülkemin hatırası oldu. Ne zaman bir olumsuz durumla, bir düş kırıklığı, dramatik bir hal, bir zulüm, bir soygun, bir haksızlık, bir yanlışlık görsem bacak tıklıyor.
Çoğunlukla yaşamın gerçek trajedileri sanatsal ölçütlerden öyle uzaktır ki taşıdıkları kaba şiddet, çelişkiler, anlamsız gülünçlükler, zarafet ve incelikten yoksun oluşlarıyla bize acı verirler. Bizim üzerimizde kalabalıkla aynı etkiyi bırakırlar. Üzerimizde kaba şiddetin dik alasını uygular gibidirler, biz de buna isyan ederiz. Diğer yandan, kimi zamanlarda, sanatsal ölçütlere uygun bir trajedi yaşanır. Taşıdığı güzellik öğeleri gerçekse olay bizi doğrudan, dramatik yapısı yönünden etkiler. Bir anda oyuncu olmaktan çıkıp oyunun seyircisi haline geldiğimizi fark ederiz. Daha doğru deyişle, hem oyuncu oluruz hem de seyirci. Kendi kendimizi seyrederken gösterinin sıra dışılığına kapılıp gideriz.
İçeriye girişi alışılagelenden çok daha az dramatik. Gene de, inceden inceye düşünülüp bulunmuş, cüretkar bir teatral etki yaratıyor. George içeri adım atarken konuşma dinmiyor. Öğrencilerin çoğu konuşmaya devam ediyor. Ama bir yandan da hepsi gözünü ona dikmiş, ufak da olsa derse başlama işareti vermesini bekliyorlar. Sonuç, George'un bu işareti vermemekte hınzırca diretmesi, buna karşılık öğrencilerin o işaret vermedikçe konuşmaktan vazgeçmemekte inat etmeleri arasında belli belirsiz, ama giderek gelişen bir gerilim.
Adler psikolojisinde travma kesinlikle reddedilir. Bu yepyeni ve devrimsel bir hamleydi. Hiç şüphesiz travmayla ilgili Freudyen bakış açısı büyüleyicidir. Freud bir kişinin ruhsal yara- larının, travmalarının onun şimdiki mutsuzluğunun nedeni olduğunu öne sürmüştür. Bir insanın hayatını uzun bir anlatı olarak ele aldığında, orada kolaylıkla anlaşılan bir nedensellik ve dramatik bir gelişme görürsün, bunlar da güçlü izlenimler yaratır ve son derece ilgi çekicidir. Ama travma argümanını reddeden Adler şunu söyler: "Tek başına hiçbir deneyim başarımızın ya da başarısızlığımızın nedeni değildir. Deneyimlerimizin yarattığı şok sözüm ona travma yüzünden sıkıntı çekmeyiz, deneyimlerimizi amaçlarımıza uyacak şekilde yorumlarız. Deneyimlerimiz değil deneyimlerimize verdiğimiz anlam bizi belirler."