Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gelecek, umutlarımızın mı yoksa karabasanlarımızın mı yarını olacak? Özgürlükle mi donanacak, yoksa kölelikle mi? Sonuçta bilim kurtuluşumuzun mu aracı olacak yoksa felaketimizin mi? Bir Yaratıcı'nın aydın yardımcıları mı olacağız, yoksa adi büyücü çırakları mı? Daha iyi bir dünyaya doğru mu gideceğiz, yoksa "dünyaların en iyisine" mi? Öncelikle de, daha yakınımızdaki gelecek onyıllar bize ne gösterecek? Bir "uygarlıklar savaşı" mı, yoksa "küresel köy"ün huzurunu mu? Ben geleceğin hiçbir yerde yazılı olmadığına derinden inanıyorum, gelecek bizim ona yaptıklarımız olacak.
"Dünyaların savaşı" kitabı ;
"1938 yılında Orson Welles'in bu kitaptan radyoya uyguladığı oyunda, Mars'lıların yeryüzünü işgale İngiltere'den başlayıp Amerika Birleşik Devletleri'ne uzandıkları söylenince, savaş havasının gerginliği içinde bulunan ABD'de milyonlarca insan Mars'lıların gerçekten saldırıya geçtikleri düşüncesiyle paniğe kapıldı."
Altın KitaplarKitabı okudu
Reklam
“İnsanlığın işi bitti,” dedim. “Eğer bunu yapabiliyorlarsa, bütün dünyayı kolayca ele geçirebilirler.” Başını salladı. Bana doğru baktı. “İnsanlığın işinin bitmiş olmasından memnun değil misin? Ben memnunum. İşimiz bitti, yenildik. Şehirler, uluslar, gelişme, hepsi bitti. O oyun sona erdi. Yenildik. ”
“ZORBALAR KALMAZ GİDER”
“Korkunun kaynağıyla ilgili yaptığımız sorgulamanın bizi getirdiği sonuç budur. Küçük, önemsiz ve özel olan, savaşı önlemenize yardımcı olmamızı istemenize neden olan toplumsal korkuyla birleştirmektir. Aksi halde, tekrar o resme bakmazdık. Bu resim, mektubun başında aynı duyguları— siz bu duygulara “korku ve nefret” demiştiniz; biz de korku ve
Sayfa 200 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
İnsanoğlunun yaptıklarının onunkinden üstün ama onunki kadar ölümlü zihinler tarafından büyük bir titizlikle ve yakından izlendiğine, işleriyle uğraşaduran insanların belki de tıpkı bir insanın bir su damlasında kaynaşıp üreyen kısa ömürlü yaratıkları mikroskopla mercek altına alması gibi mercek altına alınıp incelendiklerine on dokuzuncu yüzyılın sonlarında kim inanırdı ki. İnsanlar, büyük bir rahatlıkla, maddeye hükmetmelerinin verdiği güvenin dinginliğiyle bu dünyada küçük işlerinin peşinde bir oraya bir buraya gidip geliyorlardı. Olasıdır ki, mikroskop altındaki tekhücreliler de aynı şeyi yapıyorlardır. Kimse uzaydaki nicedir bilinen dünyaların insanlara karşı bir tehlike oluşturabileceğini düşünmüyor ya da o dünyalarda hayat olabileceğine en küçük bir ihtimal vermiyordu. Şimdi bakınca bir zamanların alışılmış bazı düşünceleri ne kadar tuhaf geliyor.
Sayfa 3 - 6. Basım: Nisan 2022 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Gelecek, umutlarımızın mı yoksa karabasanlarımızın mı yarını olacak? Özgürlükle mi donanacak, yoksa kölelikle mi? Sonuçta bilim kurtuluşumuzun mu aracı olacak yoksa felaketimizin mi? Bir Yaratıcı'nın aydın yardımcıları mı olacağız, yoksa adi büyücü çırakları mı? Daha iyi bir dünyaya doğru mu gideceğiz, yoksa "dünyaların en iyisine" mi? Öncelikle de, daha yakınımızdaki gelecek onyıllar bize ne gösterecek? Bir "uygarlıklar savaşı" mı, yoksa "küresel köy"ün huzurunu mu? Ben geleceğin hiçbir yerde yazılı olmadığına derinden inanıyorum, gelecek bizim ona yaptıklarımız olacak..
Reklam
şayet meskunlar ise bu dünyalarda kimler yaşıyor? biz mi bu dünyaların efendileriyiz yoksa onlar mı? ve nasıl olur da her şey insanlar için yaratılmış olur?
Marslılar organizmaya bağlı olarak değişen bütün bu ruhsal ya da duygusal dalgalanmalardan kurtulmuşlardı.
bak burası çok önemli.
Aydın ile köylü arasındaki uzaklığın romanın tezi olduğunu ileri süren eleştirmenler; bu kopukluğu, Osmanlı döneminde olduğu gibi, yalnızca kültür ikileşmesinden doğan bir kopukluk gibi görüyorlar. Karaosmanoğlu bunu da dile getiriyor kuşkusuz, ama Yaban'da vurgulanan karşıtlık, vatanı kurtarmak için savaşan ilerici aydınlarla Kurtuluş Savaşı'na inanmayan gerici köylüler arasında. Ahmet Celal ile köylüleri ayrı dünyaların insanı yapan, okumuş kentli ile cahil köylü arasındaki farktan çok, bu ikisinin Kurtuluş Savaşı karşısındaki farklı tutumlarıdır. Ne diyor Ahmet Celal? "Türk entelektüeli (altını ben çizdim) yedi devlete harp açmıştır (...) Türkiye'nin karanlık semalarında Mustafa Kemal adı bir şafak yıldızı gibi parlıyor. Bunun etrafında bazı peykler beliriyor (...) Fakat inanılacak şey değil. Ben savaşı istemeyenlerin arasında yaşıyorum" (s. 1 03-104). "Vatan delisi, millet divanesi" Ahmet Celal'in köylüler arasında böylesine yapayalnız kalmasının nedeni onlarla paylaşamadığı bu idealdir. Durmadan bu temayı işler Karaosmanoğlu.
Sayfa 205 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Savaş her türlü aynı, ha insan olmuş ha Marslı ‍️
Buradaki insanlar Marslıların kasabaya saldırıp yağmalayabilecek, ama en sonunda kesinlikle bozguna uğratılacak korkunç bir takım insanlar olduğunu düşünüyor gibiydiler.
Sayfa 79 - Ithaki Yayınları, karakterin adı ne sahidenKitabı okudu
Reklam
Gelecek, umutlarımızın mı yoksa karabasanlarımızın mı yarını olacak? Özgürlükle mi donanacak, yoksa kölelikle mi? Sonuçta bilim kurtuluşumuzun mu aracı olacak yoksa felaketimizin mi? Bir Yaratıcı'nın aydın yardımcıları mı olacağız, yoksa adi büyücü çırakları mı? Daha iyi bir dünyaya doğru mu gideceğiz, yoksa "dünyaların en iyisine" mi? Öncelikle de, daha yakınımızdaki gelecek onyıllar bize ne gösterecek? Bir "uygarlıklar savaşı" mı, yoksa "küresel köy"ün huzurunu mu? Ben geleceğin hiçbir yerde yazılı olmadığına derinden inanıyorum, gelecek bizim ona yaptıklarımız olacak.
... ... Onlar akıllı yaratıklar ve istediklerine zaten sahip oldukları ve bizim de zararsız böcekler olduğumuzu düşündükleri zaman bizi avlamaya çalışmayacak­lardır. ... ...
İthaki YayınlarıKitabı okudu
Mauritius adasındaki saygın bir dodo da yuvasında böyle kabarır ve hayvan eti peşindeki bir gemi dolusu acımasız denizcinin gelişini böyle yorumlardı herhalde. "Yarın hepsini gagalayıp öldüreceğiz, tatlım."
Sayfa 56 - İthaki Yayınevi, 2. Baskı, Ocak 2018
Üstelik, ölmek o kadar korkunç bir şey değil ki; ölümü bu kadar korkunç yapan, korkaklar.
Gelecek, umutlarımızın mı yoksa karabasanlarımızın mı yarını olacak? Özgürlükle mi donanacak, yoksa kölelikle mi? Sonuçta bilim kurtuluşumuzun mu aracı olacak yoksa felaketimizin mi? Biz Yaratıcı'nın aydın yardımcıları mı olacağız, yoksa adi büyücü çırakları mı? Daha iyi bir dünyaya doğru mu gideceğiz, yoksa "dünyaların en iyisine" mi? Öncelikle de, daha yakınımızdaki gelecek onyıllar bize ne gösterecek? Bir "uygarlıklar savaşı" mı, yoksa "küresel köy"ün huzurunu mu? Ben geleceğin hiçbir yerde yazılı olmadığına derinden inanıyorum gelecek bizim ona yaptıklarımız olacak.
109 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.