Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
140 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
ÖZGÜR FİLİSTİN !
" Zulumdur dinlenen başlarsa eğilmiş Gömleğin üstüne kadar çıkmış kalbteki kara leke" 1977' den günümüze nasılda güzel seslenmiş şairimiz. Şu günlerde başlarımız eğilmiş, FİLİSTİN ZULMÜNÜ dinlemiyor, seyirci kalmıyor muyuz? DUR! deyişimize engel olan ne? Yoksa kalpteki gömlek üzerine çıkmış kara lekeler mi? " Dikilsen
Korku ve Yakarış
Korku ve YakarışCahit Zarifoğlu · Ketebe Yayınları · 20222,215 okunma
331 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Bulaşıcı Beyaz Körlük
Sizleri sıkmamak ve çok zamanınızı almamak adına incelememi kısa ve öz yazmak istiyorum,nitekim zaman çok değerli.Pandemiden önce bu kitabı okusam, bir hastalığın tüm dünyada bulaşıcı olabileceği bu kadar gerçekçi gelmeyebilirdi. Pandemide yaşadığımız acaba dünyanın sonumu geldi, kendimiz ve en sevdiklerimiz de hastalanacak mı, ölecek mi kaygısı bire bir aynıydı Körlük kitabıyla. Kitapta işkencelere, katliamlara, açlıklara, çocuk istismarlarına, kadın cinayetlerine, doğanın katledilmesine, savaşlara..... tüm kötülüklere nasıl da tüm insanlığın, bana dokunmayan yılan bin yaşasın dercesine körleştiğini anlatıyor aslında. Ama unuttuğumız şeyse,bu körlüğümüzün içinde yaşadığımız dünyamızı yok ettiği duyarsızlığımız ve hırslarımız yüzünden. İnsanın gören gözler olmadan nasıl da kötüleştiğini, kendine ve diğerlerine ne kadar saygısızlaştığını vurguluyor. Oysa kendine saygısı olan tüm dünyaya da saygılı....Ve tabi yaratıcının gördüğünü de unutmamak lazım... Kitabın en can alıcı tarafı ise bana göre doktorun karısının çektiği acının körlerden çok daha fazla olmasına rağmen (günümüzde de böyledir her şeyi görebilen, anlayabilen, hassas kalbi olan insanlara yüktür yaşamak) insanlara yardım etmekten bir an bile vazgeçmemesidir. Akıcı, esrarengiz ve güzel kurgusu sayesinde çok keyifli okuyabileceğiniz bir kitap. Okumayan herkese şiddetle tavsiye ediyorım, keyifli okumalar....
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,3bin okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
Bugün size bol bol övmek istediğim bir kitapla geldim karşınıza dilden değil kalpten söylüyorum bol övgüyü hak eden bir kitap. Yazarımız @yudummingan kendisiyle de çok tatlı bir sohbetimiz geçti. Çok teşekkür ederim kalemine sağlık. İyiki sizin gibi bizlere bir şeyleri fark ettiren kitaplar var. Kitap 39 başlıktan oluşuyor. Beni en derinden
Zırh
ZırhYudum Mingan · Dorlion Yayınları · 202246 okunma
120 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
“Yazılanlarda bir parça da olsa size dokunan bir yer varsa oraya daha önce birisi dokunduğu içindir” Çünkü hepimiz takılırız bir yerlerde, bir şeylere. Hayat boş gelir, anlamsız gelir ve sonunda kimimiz kötü insanlardan kaçıp kitaplara sığınır, kimi paylaşılmayan yalnızlığı ile baş başa kalır, kimi de taşları dost edinir kendine. Hepimizin bir
Taş Sektirme Ustası
Taş Sektirme UstasıResul Bulama · 0154 okunma
Konu 'insanlık' demek istedim. Yoktu!
Sadece beş gün önceydi, kendimizi tanımıyormuş gibi, bilmiyormuş gibi sıradaki 'sıradanlaşmış cinayetleri' beklemiyormuş gibi.. Ne de güzel(!) parıltılı şapkalarımızın altındaydık.. Palyaço düdüklerine yeten nefesimizle, (aslında) bitmemekte olan 2019 -ve daha fazla- yıldan, girmekte olan 2020.nci günah yılına 'hoşgeldin' dedik gözlerimizde bir yanıp bir sönen cehennemi ışıklarla... Sibel Ünli.. Öğrenci, İnsan, Masum, Ve 'aç'.. Sadece 1 lira ve kırk kuruşu kalmıştı, yemek yemeye yetmedi 1 nokta 40'lık kalanı. Aç öldü Sibel, ama.. Onu açlık değil, çaresizlik öldürdü. Umutsuzluk.. Sibel Ünli Sibel Ünli... Sibel Ünli'ler.. Hiç duymayacağımız cılız bir haykırışla gözlerimizin içine baka baka.. Gidiyorlar. Sibel de gitti.. Seçenekleri var mıydı? Var(dı). İşte, 2019 - ve daha fazla yıl- besleyip şımarttığımız duyarsızlığımız o seçeneği aldı elinden.. Komşuya duyarsızlığımız, insana duyarsızlığımız, sisteme.. Her yeni yıla girerken o ikircikli kendinden geçmişliğimiz ve bir palyaço düdüğüne yeten nefesimizle "veeeeeeee.." diyerek, heybemizdeki kötülükleri, aslında olmayan 'umut, ümit ve sevgi' sözcükleri ile takas ederken kaybediyoruz adı 'Sibel' olan güzellikleri.. Sana ne diyeceğiz şimdi Sibel? Gittiğin yerde o 1 lira ve 40 kuruş dünyaları alırdı biliyor musun? Ama burada sana veremediklerimizden daha önemli değil ki, burada sana ulaşamadıklarımız bu kadar acıtırken.. Sana ne diyeceğiz Sibel? Başımız önümüzde. Sadece affet.
Acıya duyarsızlığımız hemen hemen sınırsızdır, ama hazza duyarlılığımız dar sınırların cenderesi içindedir.
Reklam
Yalnızlığın şifa olduğu günlerdeyiz.. Anne babaya evlada hasret günlerdeyiz.. Ama kalbimiz mi taşlaşmış, bencillik bizi ele mi geçirmiş bilmiyorum muhacirleri karşılayan yesrib gibi olamıyoruz. Dışarı çıkmayalım bu virüs yayılmasın da paran olmazsa ekmeğini ben alırım, borcunu sonra ödersin, kirayı bu ay almayım.. Ölümü ensemizde gibi hissederken neden böyle diyemiyoruz? Sonsuz ahirete elimiz boş gitmemek için bu günler öyle değerli ki, keşke farkedebilsek.. Duyarsızlığımız canımı acıtıyor.. Ailemi bir daha ne zaman görebileceğimi, sevdiklerimden kimleri bir daha göremeyeceğimi düşündükçe içim daralıyor. Sağlık çalışanı olup yeterli yada faydalı olamadığımı düşündükçe nefes alamıyorum.. Çok zor bir süreçten geçiyoruz gerçekten. Tedbir alıp dua edeceğiz.. Ne kadar samimi olursak o kadar kazanacağız.. Kimsenin hakkına girmeyelim.. Hastalığı bulaştıranlardan biri de biz olmayalım.. Serdar Tuncer bir yazısında sen kader yazamazsın diyordu. İnsan kaderin Rabbine iman ede ede, kader yazamayacağını bile bile yine de kader yazıyor; sevdiklerine, ülkesine, dünyasına.. Bu günlerde aklımdan geçip duruyor bu cümleler. İnsanların kaderine virüsü biz dahil etmeyelim.. Dikkat edelim..
Anestezi: Kendi acımız ve kendi hazzımız karşısındaki duyarsızlığımız.
Sayfa 310 - ayrıntıKitabı okudu
Akıbetimizin ölümcül niteliğine duyarsızlığımız, modern kargaşayla desteklenen kayıt dışı bir ‘anlaşmayla’ korunmaktadır. Ölülere yönelik törensel hizmetler, kitlesel yas jestleri mimikleri, şatafatlı ritüeller, iade-i itibar mavalları ve hattâ 'anısını’ ödüllendirmeler filan herşeyden önce ölen kişiye verilen sus paylarıdır: Ölülerin söz hakkı, eğlenceyi andıran acıklı bir yaygara ile gasp edilmiştir. Bir akrabamızın ya da ahbabımızın ölümü bizi nasıl da sarsar; oysa Azrail’in işi artık bizimledir ve bize ondan daha yakındır!
Kirliliğin sadece bedenimizi sardığını zannettik. Oysa değilmiş. Ruhumuzun ne kadar kirlendiği ortada. Başkaları ölürken veya acı çekerken ki duyarsızlığımız hala duruyor içeride. Yaşar Süngü
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.