Romanlarını değil ama deneme kitaplarını bağrıma basıp birikim sahibi oldum diyebileceğim kalemdir, sevgili Nazan Bekiroğlu.
Nar Ağacı'yla anlaşamayıp ilişkimizi yarıda bıraktık. Böyle oldu diye kitaplarına küsecek bir okur olmadığım için bir haftadır okumakta olduğu Lâ'yı bitirmek nasip oldu.
Önceki Nazan Bekiroğlu yorumlarında da söylediğim gibi onun birikimine ve üslubuna hayranlığım beni kalemine çekiyor. Özellikle de deneme kitaplarına.
Düzelti: İçinde bulunan deneme tarzında yazılmış kısa yazılardan dolayı olsa gerek bir kısım kaynaklarda deneme türünde eser olarak belirtilse de roman türünde yazılmış, hatta 2008 ESKADER Roman Ödülü'ne layık görülmüş bir eser. Dili daha şiirsel... Kimi yazılarında şiirsellik masalsılığa kayıyor. Bu özelliğinden mütevellit kimi yazılarında yansıyan gerçeklik kimi zaman inandırıcılıktan uzaklaşarak adeta kulağı dolduran, büyüleyen bir hayal dünyasına kayıyor. Bu durum kısmen de olsa etkilediği için kitabı okurken sıkılmama sebep oldu.
Diğer kitaplarına nazaran daha az beğendim.
Adem ile Havva'nın hikayesinden yola çıkarak insanlığa dair cümleler kurması kitabı cazip kılsa da kitabı temin etmeden evvel birkaç cümlesine göz gezdirilmesi önerilebilir.
Herkes okur ve beğenir mi bilmiyorum. Tavsiye ediyorum sizlere..
Dorian Gray'in Portresi, yayınlandığı Zaman hem okurları ve eleştirmenleri sarsmış, hem de Wilde ismini edebiyat tarihine kazımıştır. Günümüzdeki baskılarda temel alınan metin, kitabın ilk olarak tepki çektiği için önce dergi editörleri, ardından da bizzat Wilde tarafından sansürlenmiş halidir. Nicholas Frankelin editörlüğünü yaptığı bu baskida 1890 da dergiye teslim edilen sansürsüz nüsha esas alınmıştır.Eser açıklamalı not ve resimlerle zenginleştirilmiş, düzelti adı altında hoyratça yapılan budamalardan, ahlaksızca olduğu düşüncesiyle yumuşatılmış ifadelerden arındırılmış, ilk defa Wilde' in kurguladığı biçimde hayat bulmuştur....
Wilde kendini romandaki Basil Hallward, dünyasınınsa onu Lord Henry sandığını, oysa Dorian olmak istediğini söylemiş.. Belki başka çağlarda diye de eklemiş.Yaşadığı çağda zulüm gören ve ahlaki bozukluğundan hapse atılan Wilde' in kendisiyle böyle özdeşleştirdiğini roman özgün haliyle Everest yayınlarından.. Cinsel tercihlerinden ötürü hayatı sefalet içinde geçmiş Wilde'i bu kitapla çok iyi anlayacaksınız ve sarsılacaksınız..
Henry karakterinin düşünceleri ve dediklerini okurken ona hak vermemek elden bile değil. Henry'nin zekasına ve konuşma tarzına hayran kaldım. Çok keyifli bir kitap oldu benim için.
Popüler bilim kitaplarını ortaokul yıllarımdan beri okurum. Fakat benim seçtiklerim hep fizik ile gökbilim, birazcık da matematik kitapları olmuştu. Son 1,5-2 yıldır ise canlıbilime iyiden iyiye merak sardım ve epeyce kitap elden geçirdim. Nedense bu kitap, biyoloji alanında şimdiye dek okuduğum kitaplar arasında, ilkgençliğimde okuduğum popüler
“Yiğitlik oynayınca mı yiğit olurum sanıyorsun ki?” Sahi yaptığımız şeyleri olduk mu sanıyoruz acaba? Sesimizin yankısı kaç kat koyulaşıp değiyor kulaklarımıza?
Nuri Pakdil, Kalem kalesini okuturken kendime de birçok soru sordurdu. Yukarıda ki içime yöneltmiş olduğum, sorulardan sadece bir ikisi. Kitabın sayfalarını çevirdiğim ilk andan itibaren
"... bu odadaki her şey düşünceyle ilişkiliydi, buraya giren düşünmek zorundaydı, sürekli düşünmek koşuldu, sürekli düşünmeyen kimse buraya dayanamazdı..."