Bir başka deyişle, “cin'e doğru ilerleyen “parçacıklar”, yönlerinin ve hareketlerinin yasasını, onları şu kurum ya da bu dala yönelten “vahiy”in kökünü kendilerinde, yani habitus'lerinde taşırlar. Ben, yeniyetmelerin (ya da ailelerinin) sermayesinde ekonomik ve kültürel sermayenin görece payının (benim sermayenin yapısı olarak adlandırdığım şeyin) onların paraya karşı sanata, iktidar işlerine karşı kültür işlerine, vb. ya da bunların tam tersine ayrıcalık tanımalarını sağlayan bir tercihler sisteminde nasıl yeniden dile geldiğini; nasıl olup da bu sermaye yapısının, ürettiği tercihler sistemin aracılığıyla o gençleri eğitimle ilgili ve toplumsal seçimlerinde iktidar alanının şu ya da bu kutbuna, yani entelektüel kutba ya da iş hayatı kutbuna yönelmeye ve bunlara tekabül eden pratik ve kanaatleri benimsemeye özendirdiğini uzun uzun çözümledim (yalnızca alışık olduğumuzdan dolaya “kendiliğinden öyle olduğu” sanılan şeyler böylece anlaşılmış oluyor; örneğin, geleceğin entelektüelleri ya da öğretmenleri olacak Ecole Normale öğrencileri kendilerini daha çok solda görüyor, entelektüel dergiler okuyor, tiyatro ve sinemaya sıkça gidiyor ve az spor yapıyorken, HEC öğrencileri kendilerini daha çok sağda görüyor, yoğun biçimde spor yapıyor vb.