Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Osmanlı devrinde idarenin, ilim ve irfan sahiplerinin, basının ve modern edebiyatın (yabancılaşma konusunda bazı olumsuz etkilerine rağmen) Türkçeyi kullanmaları, Osmanlı cemiyetinin Türk karakterli milli bir toplum hâlini almasında birinci derecede etkili olmuştur.
Yazmaya başlamadan önceki çağlarımda, bizlerin bir zamanın, bir kültürün mirasçıları olduğumuz gibi, hiç de üzgün sayılmayan bir fikre inandığımı belirtmeliyim. Eskiden kullandığım bir teşbihe tekrar başvurursam, insanlığı bir denizmiş gibi görürüm. Bir an için bir kumsalda olduğumuzu hayal edelim: Deniz karşımızda, kıyıya peş peşe vuran dalgalar halinde bize yaklaşmakta. Ancak bu ilerleyen dalgalar -ki arkalarında deniz olmasa hareket edemezler- uçlarında, vuracakları kumsala doğru yol alan bir kopuk kahkülü taşıyorlar. Bence, denizle alakalı mecazı devam ettirecek olursak, bu dalganın taşıdığı köpük bizleriz, dalgayı ittiren deniz ise zaman, geçmişte kalan zaman, bizi taşıyan ve ileri doğru ittiren yaşanmış zaman. Uzayla deniz arasında ışık ve renkten müteşekkil bir tanrısallığa kavuşmuş olan biz insanlar, bu ışıltılı, kısa ömürlü, aniden parlayıp sönüveren beyaz köpüğün içinde, art arda gelen nesiller halinde, zaman denen tarafından taşınmaktayız. Peki ya tarih bunun neresinde? Kuşkusuz tarihi dert ediyorum, ama asıl derdimin geçmiş olduğunu söylemek daha doğru olur, özellikle de kumsala vuran dalganın kaderi, zaman denen deniz tarafından ne kadar ittirse de hep zamana dönen, dönerken de bir partitürü, tabloyu, kitabı ya da devrimi beraberinde getiren insanlık. İşte bu yüzden yaşamdan konuşmayı edebiyattan konuşmaya tercih ediyorum, elbette edebiyatın yaşamın içinde olduğunu ve edebiyatı yaşama dönüştürme arzumızın daima baki kalacağını da unutmamak gerek. Ama
Sayfa 26 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Reklam
Yuvadaki Şeytan Neden bütün ya da hemen hemen bütün modern evliliklerin mutsuz olduğu sorusu (sanki sadece modern evlilikler mutsuzmuş ve modern olmayanlar mutluymuş gibi), bütün edebiyatın -ciddiyetle- ve her beş çayı sohbetinin -ciddiyetten uzak bir biçimde- etrafında döndüğü, son moda sorulardan biri. Dünya üzerindeki her soru, toplumun
“Yaşamak dünyada rastlanabilecek en nadir şey. Çoğu insan var oluyor ama sadece hepsi bu.” dedi Oscar Wilde.
Sayfa 192Kitabı okudu
Psikanalist Sigmund Freud'a göre, büyük sanat eserlerinin kaynağında ruhsal "normallik" değil nevroz vardır.
Sayfa 309
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
596 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.