Hiçbir kadının benim diyebileceği bir erkek yoktur,yalnız çocuğu vardır.Ve çocuğu hususuyla bir şahsiyete malik olmadan onundur.Sonra çocuğunun çocuğu,hep çocuklar!
Kitaplar işe yaramıyor.İnsanın yanında olacak birine ihtiyacı var.İnsan yanında biri olmazsa delirir.Kim olduğu önemli değildir. Yeter ki yanında olsun.İnsan çok uzun süre yalnız kaldı mı hastalanır, yalnızlıktan hastalanır.
Ben onun hayatındaki dikenleri ayıklamak,havasına güzel kokular serpmek,taşlar saçtığı yollara kum döküp çiçekler açtırmak için kendimi helâk ederken boyuna sızlandığını işittikçe bana nasıl bir sabır gerek!
İffet bir kadının hayatında dinsel bir öneme sahipti ve onu sinirlerle ve içgüdülerle sarıp sarmalamıştı ki,o bağları keserek onu serbest bırakmak ve gün ışığına çıkarmak nadir bulunan bir cesaret gerektirirdi.
Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam,bir değer veriyor galiba.Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?
Bir ailenin hayatı ne kadar kötü gitse,gene de ana baba insana düşman,yabancı olmaz.Yılda bir olsun sevgi gösterirler.Hiç olmazsa o zamanlar bir yuvan olduğunu anlarsın.
Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarina kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız.