“dinleyin Albay! şu yaşadığımız dünyada aslolan tek hakikat nedir bilir misiniz? ben söyleyeyim: bu dünya var ya, paranoyak olmuş!... ya! bildiğin paranoyak! olmayan şeyleri var sanıyor, çizmiş işte kafayı! maalesef Albay, maalesef!... eh orduyu benden iyi bilirsiniz Albay, gezin bütün kışlaları teker teker, bir er bulamazsınız! niye, çünkü alayı general!... baştan sona arşınlayın demiryollarını, bir bekçi bulamazsınız! niye, çünkü alayı baş mühendis”
Hepsinde aynı kayıtsız,korkunç çehre.Hepsinde laf dedin mi gırla,ama bir kerecik olsun evet demelerini iste,dut yemiş bülbüle dönerler.Eh,ne çare, böyledir bu insanlar.
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
"... annemin hiçbir şeyi yok… Bir rastlantı sonucu eğitim gören kız kardeşimin yazgısı, mürebbiye olarak sürünüp durmak… İkisinin de umudu bendim. Üniversitede okuyordum, ama masraflarını karşılayamadığım için ayrılmak zorunda kaldım. Hoş, her şey yolunda gitse ve ayrılmasam ne olacaktı? On, on iki yıl sonra, yıllık bin ruble geliri olan bir öğretmen ya da memur olmaktan başka ne umabilirdim?.. –Ezberlemiş gibi konuşuyordu.– Bu arada annem kaygılardan, acılardan çöküp gidecek ve ben onun için hiçbir şey yapamayacaktım… Kız kardeşimin başına daha da kötü şeyler gelebilirdi!.. Her şeyden el etek çekmek, annemi unutup, kız kardeşimin uğrayacağı aşağılanmalara saygıyla katlanmak için sebep ne? Evet, ne için bütün bunlar? Onları toprağa verip, yeni dertler edinmek, evlenip çoluk çocuk sahibi olarak bu kez de onları beş parasız, bir lokma ekmeğe muhtaç bırakmak için mi? İşte… İşte ben kocakarının paralarıyla, anneme yük olmadan üniversite öğrenimimi sürdürmeyi, üniversiteden sonraki ilk adımlarımı atabilmeyi ve bütün bunları çok geniş bir biçimde ve radikal anlamda yapmayı düşünmüştüm; öyle ki yepyeni bir mesleki tırmanış gerçekleştirmek ve yeni, bağımsız bir yolda ilerleyebilmek istiyordum… İşte… hepsi bu… Kocakarıyı öldürmekle… hiç kuşkusuz kötü bir iş yaptım… Eh, yeter artık!"
Sayfa 188 - Cem Yayınevi 2. CiltKitabı okudu
Eh, kainatın yürüyüp giden ahengine katılıverdik işte.
B: Nasıl olur da bu kadar zayıfsınız, Rocinante? R: Hiç yemek yok, hep çalışma var da ondan. B: Bir kötülük mü gördünüz arpayla samandan? R: Sahibim bir lokmayı bile benden esirgemekte. B: Olur mu efendim hiç, terbiye kalmadı mı sizde? Sizin eşek dilinizdir sahibinizi çileden çıkaran. R: Eşek ölür mutlaka doğarken eşek doğan. Bakın, dalmış gidiyor işte böyle aşk içinde. B: Seven aptal mıdır sizce? R: Eh, tedbirsizlik yerinde bir deyim. B: Oldukça metafiziksiniz. R: Yemek yemediğim içindir. B: Silâhtarı şikâyet edin. R: Hayır, bu yeterli değil. Ben kendi derdimden nasıl şikâyet edeyim? Biri silâhtarı, öbürü sahibimdir, birinden biri Rocinante'den tok değil.
Sayfa 49 - YKYKitabı okudu
" İşte buraya vardık nisbi bir bunalım anında sana söyleyebileceğim en önemli sözde budur. Evet, ölmüş sanatçılarla yaşayan sanatçıların resimlerini satan satıcılar arasında durum çok gergin şu anda.Eh, benim çalışmam benim hayatımı tehlikeye koyuyor ve aklımın yarısı da erimiştir bu çalışmada – öyle ama geç– ne var ki sen insan satıcıları arasında değilsin, benim bildiğim kadar ve bence, gerçekten insanca davranarak, taraf tutabilirsin ama ne çıkar? "
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.