Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur "Allah'ın, yüzden bir eksik, doksan dokuz ismi vardır. Kim bu isimleri (öğrenip gereğiyle amel ederek) sayarsa, cennete girer. (Bu isimler şunlardır): O, kendisinden başka ilah olmayan Allah, er-Rahmân, er-Rahim, e-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm, el-Mü'min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, el-Mütekebbir, el-Hâlîk, el-Bâri, el-Musavvir, el-Gaffâr, el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd, el-Bâsît, el-Hâfid, er-Râfi', el-Muizz, el-Müzill, es-Semî', el-Basîr, el-Hakem, el-Adl, el-Latîf, el-Habîr, el-Halîm, el- Azîm, el-Gafûr, eş-Şekûr, el-Alî, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi', el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kavî, el-Metîn, el-Velî, el-Hamîd, el-Muhsî, el- Mübdi, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâlî, el-Müteâlî, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntekım, el-Afüv, er-Raûf, Mâlikü'l-mülk, Zü'l-celâli ve'l-ikrâm, el-Muksit, el-Câmi', el- Ganî, el-Muğnî, el-Mâni', ed-Dârr, en-Nâfi', en-Nûr, el-Hâdî, el-Bedî, el-Bâkî, el-Vâris, er-Reşîd, es-Sabûr". (T3507 Tirmizî, Deavât, 82)
Sayfa 219Kitabı okudu
"Insanın herhangi bir şeye rastgele inanması caiz değildir." | Kadı Abdulcabbar, el-Muğnî
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Takı ve Ziynet
İster altın veya gümüş isterse mercan, yakut, zeberced, akik ve diğer değerli taşlardan imal edilmiş mücevher türleri olsun, az ya da çok olsun, nisab miktarından az veya fazla olsun bunlardan zekât vermek gerekmez. Çünkü bunların tamamı kullanılmak içindir. Kadınlar bunları biriktirmek ya da ticaret amacıyla değil süslenmek amacıyla ellerinde bulundururlar. Takılar, biriktirilmek ya da ticaret amacıyla elde bulunduruluyorsa zekâtının verilmesi gerekir. Takılar için zekat vermek gerekmez.¹ 1. İbni kudâme, el - Muğni "de zikretti.
Sayfa 215 - Köklü değişimKitabı okudu
Yüce Allah'ın emanet olarak latfettigi hayatı O'nun razı ol madığı bir tarzda sonlandırma anlamına gelen intihar eylemin salim akılla gerçekleştirilemeyeceği açıktır. Ancak kişinin cinnet Halinde iken canına kıymış olacağı varsayılarak bağışlanması için Allah'a dua edilir. Nitekim alimler, "Her la ilahe illallah' diyenin cenaze namazını kılınız." (Taberáni, el-Mu'ce- mo'l-kebir, XII, 447) hadisinin genel anlamından hareketle, kelime-i şehadet getiren herkesin cenaze namazının kılınacağını söylemişlerdir. (İbn Kudame, el-Mugni, III, 508, Nevevi, el-Mec- mo, V, 211; İbn Rüşd, Bidaye, 1, 239)
el-Ganî el-Muğni celle celâluhû
el-Ganî, zatında veya sıfatlarında herhangi bir şeye ihtiyaç duymayan demektir. وَاللهُ الْغَنِيُّ وَاَنْتُمُ الْفُقَرَاء "Allah her bakımdan sınırsız ganîdir/zengindir, siz ise muhtaçsınız" (Muhammed 47/38).
Sayfa 182Kitabı okudu
'Mükellef, Yükümlü Tutulduğu Şeyin Mahiyetini Dinsel Nakillere İhtiyaç Duymadan Aklıyla da Bilebilir' “Nakillerin sıhhatini tespitte ihtiyaç duyulan aklın, kendi tespitlerinin sıhhatini belirlemede nakillere muhtaç olduğunu söylemek doğru değildir. Nakilden maksadın Kur’an ve sünnet olduğu bellidir. İşte bu ikisinin güvenilir olup olmadığını ancak ilimle tespit ederiz. Çünkü Allah hikmet sahibidir, çirkin ve abesle meşgul olmaz. Allah’ı bilmeye ulaşmanın yolu da aklın sağladığı delillerdir. Bu noktada nakillere ihtiyaç duyulmaz.” “Eğer aksini söylersek yani aklın yerine nakli koyarsak peygamberin her söylediğini bir başka peygamberle kanıtlamak gerekir. Ve bu durum bir teselsül ile ilk peygambere kadar gider. Peki, o ilk peygamberin söylediğini ne ile doğrulayacağız? Akılla. Yani, her hal ve şartta nakillerin doğruluğunu belirleyecek olan akıldır.” “O halde, aklını işleten bir varlığın akıl yoluyla bilinecek şeylerde nakle ihtiyacı olmaz. Mesela zulmün kötülüğünü bilmek için nakle ihtiyaç yoktur.” {el-Muğnî, el-aslah, 151-153)
Sayfa 128 - Kadı Abdülcebbar
Reklam
“Akıl ve ilimle ispatı yapılamayan şey itikat konusu da olamaz. Böyle bir şeyin inkârı gerekir. Bunun içindir ki, Kur’an’ın kalpte olan bir mânâdan ibaret olduğunu, aklî-zarûrî delille ispatının söz konusu edilemeyeceğini söylemek Kur’an’ın reddedilmesini istemekle aynı anla­ma gelir." (Kadı Abdülcebbar, el-Muğnî, halkul Kur’an, 14-15)
Sayfa 127
ESMÂ’ÜL HÜSNÂ ŞERHİ
O’nun birinci ismi, isimler sultânıdır; Her ânın, her mekânın, her cânın cânânıdır. Kur’ân’da ilk âyetin, başlangıç kelâmıdır, Her zerre “ALLAH” diye, O’nu söyler durmadan.. Vârettiği herşeyi, ayırdetmeden gören, Her şeye adâletle, hayır ve rahmet veren, Her mahlûkâ acıyan, ve çâreler gönderen, Sonsuz merhametiyle, âleme RAHMÂN dır
Nefs, dünyevidir ve dünyevi heveslere tapar. Nitekim Allah Teâlâ: “Hevâsını kendisine ilah edineni görmedin mi?" (el-Furkan,²⁵) buyurmaktadır. Kalb, uhrevidir. Cennet için ibâdet eder. Allah Teâlâ: “Kim nefsini kötü arzulardan korumuşsa onun barınağı da muhakkak cennettir."(en-Naziat ⁴⁰) buyurmuştur. Ruh, kurb makamının ehlidir. Kudret ve maiyyet için kulluk eder. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Kudretli hükümdarın huzûrunda, doğrulara has mecliste." (el-Kamer,⁵⁴) Sır ise, hazretîdir. Hak Teâlâ'ya kulluk eder. Çünkü Allah Teâlâ peygamberin lisâniyle şöyle buyurur: “İhlas benimle kulum arasında bir sırdır. Oraya ne mukarreb bir melek ne de bir nebiyy-i Mürsel girebilir." (Irâki, Muğni, 4/376)
Sayfa 109
73 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.