Sessiz bir sokakta kaybolurken adımlarım,
Gözlerimdeki bu hüzün, yüreğimdeki fırtına.
Anılar dolaşır etrafımda, eski zamanlar,
Yitip giden ne varsa ardında bıraktığı hüzünle.
Gökyüzü gri, bulutlar ağlar mı ağlamaz mı,
Bilinmez belki de ruhumdaki fırtınalarla aynı.
Yağmur damlaları ruhuma dokunurken,
Sessizce içimdeki bu hüzün dökülür dışarıya.
Belki de her yağmur bir temizlik, bir başlangıçtır,
Hüzün ise geçmişin anısı, yarının umudu.
Gözlerimdeki bu yağmurlu hüzün belki de,
Yeni bir günün habercisi, umudun çağrısıdır.
Belki de hüzün, yaşanmışlıkların dili,
Geçmişin izleri, unutulmuş anılar.
Gönlümdeki bu hüzün belki de,
Yeni bir başlangıcın habercisidir.
Umutla bakarım yarına, içimdeki hüzünle,
Belki yarın, bugünden daha aydınlık olur.
Bir yağmurlu günün sessizliği var içimde,
Damlalarla süzülen hüzün dolu bir melodi.
Rüyalarımı yıkayan yağmurlar gibi,
Gözlerimde iz bırakan geçmişin yankısı.
Yalnızlığın rengi soluk, puslu camlarda,
Dışarıdaki dünya sessizce akıp giderken.
Bir yaprak gibi savrulan duygularım,
Rüzgarın izinde kaybolur, dağılır gider.
Bir masal gibi başlayan hayatın hikayesi,
Zamanla solan sayfalar gibi eskiyor.
Yarım kalmış cümleler, eksik kalmış duygular,
Bir özlem, bir hasret, bir de hüzün bırakan.
Gökyüzü gri, bulutlar ağlar mı ağlamaz mı,
Belki de ruhumdaki bulutlarla aynı ritimde.
Yağmur damlaları yüreğime dokunurken,
Sessizce içimdeki bu hüzün dökülür dışarıya.
Belki de her yağmur bir temizlik, bir başlangıçtır,
Hüzün ise geçmişin anısı, yarının umudu.
Gözlerimdeki bu yağmurlu hüzün belki de,
Yeni bir günün habercisi, umudun çağrısıdır.
-Emircan Yıldırım -