Çalışmayı boş zaman değerlerinden kesin bir biçimde koparan, onu keyifsiz, sıkıcı, monoton bir faaliyete çeviren ve böylece insan yaşamını iki 'geçimsiz ve geçişsiz' kompartımana bölen Endüstri Devrimi, yani kapitalizm oldu. Üstelik, kapitalizm çalışmayı yücelterek boş zaman değerlerini aşağıladı. Kapitalizmde gerçekte çalışmayanlar çalıştıkları için yüceltilirken, gerçekte çalışanlar da çalışmadıkları ya da en azından yeteri kadar çalışmadıkları için aşağılandı ve aşağılanıyor. Eğer varsa 'kapitalizmin ruhu', 'çalışma etiği' maskesini takmış bir 'çalıştırma etiği'ydi.
Sayfa 143Kitabı okudu
Çağdaş millet/ulus kavram, laik devlet kavramından ayrılmaz. Bu eleştiricilere göre "ulus, endüstri devrimi ile Fransız Devriminin ortak çocuğu olarak dünyaya gelen.... laik, siyasi bir toplum dur. Fransız Devrimi, dinin devlet ve toplum hayatını düzenleyen bir sistem olmasına karşıt bir felsefe olarak Aydınlanma çağında ortaya çıkmıştır. Ulusun kültürü, din ögesi ile değil, bir değişim süreci sonunda ortaya çıkan bir kültürdür." Sentezi eleştirenlere göre, bugün Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk devrimleriyle, geri kalmış İslâm ülkeleri arasında yine de en başarılı modeli ortaya çıkarmıştır. Eleştiriciler, sentezcilerin millet, milliyet, milli devlet görüşlerini de sıkı bir eleştiriden geçirmektedirler. Mülkiyeliler Birliği'nin Din ve Siyaset Paneli'nde, Türk-İslâm Sentezi lâikliğe aykırı bulunmuştur. Onlara göre sentez, totaliter özleme bağlı bir ideoloji ifade etmektedir. Genellikle eleştiriciler, milli kültür plânlaması ile hareket eden ve devlet kurumlarını buna araç olarak kullanmak isteyen sentezcileri, totaliter devlet özlemi içinde görmekte ve şu son beyanda bulunmaktadırlar: "Bir Türk-İslâm partisi kurulması önerisini desteklerken: Türk-İslâm Sentezi'nin milli kültür raporu, plan ve uygulaması ile milli mutabakat hâlinde bulunmadığımızı kamuoyuna duyurmak isteriz". Böyle bir ideoloji ve hazırlanmış kadrolar, "buyurgan güçler tarafından kullanılabilir; gerek Islamcıların, gerek Türk-İslam Sentezi'ni savunanların kendi siyasi partilerini kurup, görüşlerini yayma hakları vardır."
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Kuşkusuz, endüstri ve zirai devrim, birbirine bağlıdır. Makine ve demiryolu olmadan, zirai devrim olmazdı, büyük şehirlerin ambarlarına akan buğday seli olmadan endüstri devrimi de gerçekleşemezdi.
Mutlaka tatil yapmalısınız
Güneşte yanma meselesi nereden çıkmış biliyor musunuz? On sekizinci yüzyılda Endüstri Devrimi olmuş. İnsanlar o zamanlara kadar tükettikleri kadar üretirlermiş. Ancak o tarihlerde buhar gücünden makine elde edilip makinenin üretime sokulması ile ortaya çıkan fabrikalar sayesinde üretim korkunç bir şekilde artmış. Öylesine ki, bu üretim tarzına yönetim literatüründe kitlesel üretim (mass production) diye özel bir ad takılmış. Bu yeni üretim şekli insanların tüm yaşamını değiştirmiş. O zamanlar şehirlerde yaşayan aristokratların tenlerinin beyaz olması makbülmüş. Kırsal kesimlerdekilerin ise açık havada güneşin altında çalıştıkları için tenleri koyu (amele yanığı) olurmuş. Fabrikalarda çalışmak üzere kırsal kesimden şehirlere göç ettiklerinde, kapalı alanda çalışmaya başladıkları için tenleri beyazlaşmış. Buna sinirlenen şehirliler "şu işçilerden farkımız olsun" diye aramış ve çözümü deniz kenarına koşup yanmakta bulmuşlar. Güneşte yanma böyle başlamış ve güneşli tatiller şimdiki yaşamın takıntısı hâline gelmiş.
Sayfa 98 - Sistem YayıncılıkKitabı okuyor
yalnızca proletaryayı, en tutarlı devrimci sınıf sayardı.
"Toprak sahiplerinin mülklerini, tüm çarlık ve kilise topraklarının zoralımını öngören bir slogan gerekliydi. Vladimir İlyiç, bir zamanlar istatistik kaynak kitaplarını boşuna taramamıştı; şehirle köy, büyük endüstriyle küçük endüstri, işçi sınıfıyla köylülük arasındaki ekonomik bağlan ayrıntılarıyla incelemişti. Bu ekonomik bağlardan, proletaryaya, köylülük üzerinde güçlü bir siyasal etki sağlama aracı olarak yararlanma zamanın geldiğini görüyordu. Vladimir İIyiç, yalnızca proletaryayı, en tutarlı devrimci sınıf sayardı."
Odak Yayınevi - VIII. Bölüm - 1905 Yılı (Yurt Dışındaki Hayat)
Evet, kültürün en yüksek merhaleye ulaştığı Yeni Dünya'da kültür yok artık: karşı-kültür, anti-kültür, hip kültür, kültür sonrası, devrimci kültür var. İdeolojilerle teknik, yeni kuşaklara güvensizlik veriyor. Hepsi de ütopyalara susuz. Hepsi için de kültür bir uyutma endüstrisi.
Reklam
524 öğeden 421 ile 430 arasındakiler gösteriliyor.