Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
. Hacı Sami hatıratında diyor ki: « — Enver Paşaya Türkistan mücadelesi sırasında en cazib imkânlar, birçok defalar ve büyük bir ısrarla teklif edilmiştir. Bunu yapanlar, Paşanın karakterini bilmiyenlerdi. Ben, bir çok devlet adamı, kumandan, siyasî tanıdım. Bunların arasında hiç birisi Enver Paşa kadar kanaatkâr ve idealist değildi. Ahlâkının bu tarafı ile Talât ve Enver Paşalar birbirlerine çok benzerler...» .
. Ruslarla mücadele için ne yapılmak lâzımsa yapılması icab ettiğini, şimdi kendisini Türklerin Ana Vatanında hissettiğini, bu mübarek topraklara yazık olduğunu, eğer âkıbetini hissettikleri halde, ecdadın yaşadığı ve dünyaya şöhret verdiği bu tarihî toprakları Bolşevik zulmüne bırakırlarsa, neslimize ahfadın lânet edeceğini anlattı, öyle gönülden konuşuyordu ki, heyecan duymamak imkânsızdı. Bir tarihçi olarak, karşımdaki adamı tetkik ettim: Hayatla hiç bir alâkası yoktu. O ânda Türklük için ölebilirdi. Karşımda devirlere istikamet vermiş olan insanların haleti ruhiyesi bahsinde belki bir daha rastlamıyacağım tipik bir misal vardı... (Zeki Velidi Togan ) .
Reklam
. Enver Paşa, daha sonrasını düşünmüyordu. Kadere büyük bir inkıyadı olan bu cesur ve idealist asker, mağlûp vatanının acısını dindirecek neticeleri elde etmek veya bu uğurda ölmek kararındaydı. .
. Yanında Hacı Sami olan Paşa, kalabalığın toplandığı meydanda atına atlıyarak halka hitab etti: «— Irkdaşlarım.. Kandaşlarım.. Dindaşlarım.. Türkistanın istiklâli savaşına katılmak üzere geldim. Beni dinleyin: Mücadele sert ve çetin olacaktır. Her gittiğim yerde bu söylediklerimi söyliyecegim. Eğer, çoluk çocuğunun hayatından korkan, topraklarının elinden alınacağını düşünen, cezaya çarpılacağından kaygulanan varsa, yerine dönsün... Yok esir yaşamaktansa er meydanında savaşmaya hazır olanlar varsa, bizimle beraber gelsin ve sonuna 'kadar safdan ayrılmayacağına Allah ve namusu üzerine yemin etsin...» Seksenlik ihtiyarlar bile tereddütsüz Paşanın etrafında toplanıyorlar, Allah ve namusları adına yemin ediyorlardı... Cengizlerin, Timurların, Kutbeddin Mehmedlerin, Alâettin Tekişlerin, Sencerlerin, Celâleddin Harzemşahların at oynattıkları bu tarihi topraklarda, Türklük, yine şan ve şerefle baş kaldırıyordu... .
. Fakat Enver Paşanın büyük rüyası, Pan-Türkizm ve Pan-Turanizm'di.. Din ve telâkki farkı ne olursa olsun bütün dünya Türk ve Turan ırkının kendi hudutları içinde müstakil, federatif birlik oluşu.. Bu muazzam ideal, Enver Paşanın ruhuna ve yaradılışına intibak eden şövalersk gaye idi. .
. ...Akçorin adlı Kazan'lı bir komünist, bana bir mektup yazdı: «—Siz Türkiyelisiniz Memleketiniz düşman istilâsı altındadır. Onu müdafaa için geldiğiniz yere gidiniz dedi. Duyduğuma göre, siz de böyle bir hitap ve kanaatta bulunmuşsunuz. Size şunu hatırlatmak isterim: Türkiyemde vatanımı müdafaa edenler vardır ve kalbim burada olduğu gibi oradadır da... Fakat ben bugün, oradan farkı olmıyan yine Türk Anayurdundayım. Burası da orası kadar benim vatanımdır. Oraya ve buraya aynı derecede emek vermiye ve hizmet etmiye nefsimi borçlu addederim. Şimdi size netice olarak hâlisane şunu söyliyeceğim: Hakikaten buralarda sulh ve sükûn istiyorsanız, yapılacak tek bir iş vardır: Buhara hududunu terkedip Türkistan'ı serbest bırakınız... Bura halkı da hürriyet ve istiklâllerine kavuşsun.» (Enver Paşa'nın, Bolşevik Hariciye Komiser muavini Karahan'ın mektubuna cevabı) .
Reklam
. Zeki Velidî (Togan) Bey bu görüşmeyi şöyle anlatıyor: — Enver Paşayı hayatımda ilk defa görüyordum. Enver Paşanın, son Türk tarihinin mühim şahsiyetlerinden birisi olduğunda bir müverrih olarak kanaatim kat’î idi. Nitekim hâlâ da aynı fikirdeyim. Bilhassa Türkistan istiklâli uğrunda şehit olduktan sonra onun idealist şahsiyeti üzerinde münakaşa dahi yapılamaz. Bu zat, Türk ve cihan hayatı sahnesindeki mevkiini, hiç de tesadüflere borçlu değildir. Bence 1914-1916 senelerinde Çanakkale ve Anafartaları mücîz bir muvaffakiyetle müdafaa eden Türklerin başında bulunan zevat, elbette son Türk tarihinin en mühim simalarıdır. .
. Kafkas cephesine giden Türk kıtaları zafer şarkıları söylüyorlardı: Kafkasya dağlarında çiçekler açar Altın gümüş olmuş sırmalar saçar Bozulmuş Moskoflar yel gibi kaçar Kader böyle imiş heybetli ana, Canım feda olsun öksüz vatana. Vatan, gerçekten öksüzdü ve yiğit evlâtlar, onun kurtuluşu için canlarını seve seve vermiye koşuyorlardı.. .
ÖNSÖZ DESTAN... FAKAT HAKİKAT! Elinizdeki kitapçık, roman değildir: Çeşitli sebeplerle bugüne kadar ifşa edilmemiş bir kahramanlık destanının hikayesidir. Boğuşanlar, Türkler ve Moskoflardır. Tarihi düşmanlar; İmparatorluğumuzun son devrinde, ordularımıza kumanda eden Enver Paşa'nın şahsında, Ana Vatanda ölüm - kalım mücadelesi yaptılar.
Enver Paşa kılıcıyla kalabalığı selamladı ve arkasında rüzgâr gibi uçan süvarilere karşı dağları işaret etti. Karamedniye..." Hürriyete!...
Reklam
Siyasal teşkilatlanmanın liderleri Tarih boyunca ortaya çıkan her siyasi hareketin oluşumu, gelişmesi ve nitelikleri, büyük ölçüde, onu şekillendiren ve yönlendiren liderlere bağımlı olmuştur. Türkistanlı aydınların dış dünyada sürdürdükleri millî mücadelede de bu genel kural geçerliydi. Hariçteki Türkistan Mücadelesi'nin, nitelikli kadrolar
BASMACI HAREKETİ ENVER PAŞA Önce Berlin'e, sonra da Moskova'ya kaçan Enver Paşa Lenin'e, Türkiye'de yeniden iktidara gel-mesine yardım ederlerse, İngiliz Hindistanı'nı teslim edece-ğine söz verdi. Bu teklife kanan Lenin, 1921 Kasım'ında Müslü-manlar'ı cihad bayrağı altında toplayarak seferine baş-layabilmesi için onun Orta Asya'ya gitmesine izin verdi. An-cak, Orta Asya'da yeni bir Osmanlı İmparatorluğu kurma ha-alini ferk etmemiş olan Enver Paşa bolşeviklere ihanet ederek îngilizler'e değil, onlara karşı cephe aldı. İlk başlarda Moskova'dan bağımsızlık isteyen yerli Müslüman özgürlük savaşçıları Basmacılar'in başına geçip başarılar kazandı. Hat-ta, 1922'de Duşanbe'yi bile ele geçirdi. Bolşevikler'e karşı za-ferleri Orta Asya'da duyulmaya başlayınca, savunduğu Pan-Türkizm kavramı çoğuna uzak da olsa, bayrağı altına giderek daha çok insan toplandı. Ancak, Bolşevikler de örgütlenmeye başlayınca akıntı tersine döndü ve Enver Paşa, Lenin'in as-kerleri tarafından bugünkü Tacikistan'da kıstırıldı. 1922 Ağustosu'nda Bolşevik makineli tüfekçilerine karşı giriştiği bir intihar saldırısıyla sonuçlanan bu hikâyeyi, okuduğunuz kita-bın sona erdiği yerden sonraki olayları ele aldığım Setting the East Ablaze adlı kitabımda anlatmıştım.
Sibirya bölgesindeki Tobolsk vilayetinin Tara karyesinde dünyaya geldi. Buhara'dan Sibirya'ya göçen Özbek asıllı bir ailenin çocuğudur. Yedi yaşından itibaren medrese eğitimi almaya başladı. 14-15 yaşlarında iken peşpeşe hem annesini, hem de babasını kaybetti. Ailesinin fakir olması ve hiçbir miras bırakamamaları sebebiyle eğitimini çalışarak
Türkiye İş Bankası'nın kurulması ve yalan söyleyen tarih utansın.
Hintli müslümanlar konusunda Hindistan coğrafyasına gönderdiği istihbarat elamanları ile çalışma yapan Teşkilât-ı Mahsûsa, Pencap bölgesinde İngilizler'e karşı başlatılacak büyük bir ayaklanmanın ön çalışmalarını hac mevsiminde Kâbe'de yapmıştı. Tarihe, İpek Mendil Komplosu olarak geçen bu operasyonda Hindistan müslümanlarınin İngilizler'e karşı
Sayfa 184Kitabı okudu
Enver Paşa'nın yaşam öyküsüne bakacak olursak: - Bayındırlık teknisyeni Ahmet Bey'in oğlu. İlk öğrenim ine İstanbul'da başladı, manastır'da bitirdi.- 1894 Manastır Askerî Rüşdiyesini- 1897 Soğukçeşrrie Askerî ldâdisini- 1899 Harp Okulu'nu- 1902 Harp Akademisi'ni bitirdi ve M akedonya'da III. Ordu'ya atandı.- 1905'te Kolağası- 1906'da
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.