Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gelenekçilik, bilginin kaynağı meselesi
"Varolanların varoluş nedeni nedir? " Gelenekçi tarafından hemen cevap verilir: "Varolanların varoluş nedeni ....... dir" cevabın doğruluğundan nasıl emin olunabileceği sorulursa cevap hazırdır: "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter. " (Maide; 104) Atalarının cevaplarının doğru olup olmadığının nereden bilineceği ya "ataları birşey düşünmeyen, doğru yol bulamayan kimseler (Bakara; 170)" ise, o zaman tam bir aldanmışlık içerisinde cevap hazırdır: Derler ki: "Sen bizi, babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyden çeviresin diye mi geldin?" (Yunus; 78)
Sayfa 58
https://www.youtube.com/watch?v=HyHNuVaZJ-k
"Ama ölmek zorundayız da!" diye karşılık verdi. "Kabul ediyorum ama ne diye ölümün üstünde kafa yoralım?" "Ne diye mi? Çünkü şu veya bu şekilde _ölümü izah edemezsek, hayatı anlayamayız da ondan! Hareketlerimizi yöneten güdü, bizi şu labirentten çıkaracak olan yol; nihayet Bay Meis ışık bize oradan gelir, ölümden!"
Reklam
https://www.youtube.com/watch?v=S_xH7noaqTA
(...) biliyor musunuz şu ten, beni kaplayan iğrenç kabuk! Ağırlık veriyor bana; katlanıyorum ona, katlanmam gerektiğini biliyorum da ondan; ama ispat etsinler bana ki; beş, altı, ya da on yıl daha buna katlandıktan sonra her şey burada bitecektir, şu anda derhal fırlatır, atarım onu. Peki nerede kaldı korunma içgüdüsü? Kendimi korumamın tek sebebi, bunun böyle bitmeyeceğine inanmamdandır. Derler ki, birey olarak insan başka, insanlık başkadır! Fert tükenir, tür gelişmesine devam eder. Güzel bir düşünme şekli doğrusu! Ama durun biraz, sanki insanlık, ben değilmişim, siz değilmişsiniz ve birbiri ardınca bütün öteki insanlar değilmiş gibi; her şeyin şu yeryüzü hayatımız olan alıp verdiğimiz aşağılık soluktan ibaret olduğuna, elli altmış yıllık can sıkıntısı, sefalet ve yorgunluktan sonra her şeyin sona erdiğine inanmak ne acı şey değil mi?
şöyle anlattınız da anlamadık mı hocam? :D
"Kendimle ilgili olarak bu alanları tanımlayacak olursam, şöyle diyebilir miyim: 'Ben kimim?' sorusunu sorduğum zaman ontoloji alanında bir düşünür oluyorum; 'Ben ne biliyorum, veya öğrencilerimin neyi bilmesini, nasıl bilmesini istiyorum?' sorularıyla ilgilendiğim zaman epistemoloji sorunlarına yöneliyorum; ve, 'Nasıl davranmam gerekir, ne yapmalıyım?' sorularını sorduğum zaman da etik alanına girmiş oluyorum."
Lisedeki Çılgın felsefeci seviliyorsunuz..Kitabı okudu
Artık açıktır ki deneysel bilinç biliminin, zihnin doğası (ontoloji) ve zihni bilme veya anlama kabiliyetimiz (epistemoloji) hakkındaki en zor felsefi sorunlardan bazılarıyla ilgilenmesi gerekecektir. Bunlardan ilki olan zihin-beden sorunu ancak şu soruya cevap veren bir kuram orta ya konarak çözülebilir: Bilinç nedir ve beyinle nasıl bağlantılıdır? Bu ontolojik bir sorundur. İkincisi olan diğer zihinler sorunu ise, aksine, epistemolojik bir sorundur ve şunu sorar: Diğer varlıkların bilinciyle ilgili herhangi bir şeyi nasıl bilebiliriz? Hangi canlıların bilinçli, hangi lerinin bilinçsiz olduğunu nesnel olarak nasıl belirleyebiliriz? Bilgisa yarların, robotların ve hatta hemcinslerimiz olan insanların gerçekten bilinçli varlıklar mı yoksa bilinçsiz zombiler mi olduğuna nasıl karar verebiliriz? Başka bir bilinçli varlık türü olmanın neye benzediğini nasıl anlayabiliriz?
Ruhçuluk ihtiyacı...
-... Şamanizm ve benzeri mistik görüşlerin, elbette bir tasnifinden, derecelendirilmesinden ve kıymetlendirilmesinden bahsedilebilir. Ancak, "insan ve toplum meseleleri" nin mücerretler ve müşahhaslar plânını derinliğine ve genişliğine doğru kavrayamayacakları hususu, "kuşatan" ın dilsizliği yanında, kendi "doğru ve yanlış" uygulanabilir alanlarının çapsızlığıyla da bellidir; temelsiz psikolojiye kırık dökük bir katık, illüzyonist numaraların şaşırtıcılığını aşmaz "istidraç-sahte keramet" nev'inden bir kaç harika, "hakikati olmayan mahiyet" nev'inden bir takım görüntüler ve mahallî idrak mevzuunu asla aşamaz fizik ilmi yönünden de onu kendine tahlilci kılmış bir kısım "kablî-ilke" nev'inden fikir ve davranışlar... Böyle bir durumda denilmez mi ki, o mistisizmler ne ki, onun eşyada görülmesinin veya parapsikoloji sınıfından verilerinin insanın hayat aksiyonuna katacağı ne olsun? Bu olsa olsa, ruhçuluk ihtiyacının ne çapta olduğunun delili bir durumu gösterir. Tenasüh versiyonu imâlar veya "tabiattan geldik tabiata döneceğiz!" cinsinden bir bayata dair versiyonlar; yeni olan ne var? Mevlana Hz.lerinin, "bir idrar birikintisine konmuş bir sineğin kendini deryada zannetmesi" misâlini andırır bir yaklaşımla, insan ve tabiat sırrına dair bir "ontoloji-varlıkbilim" ve "epistemoloji-bilgi teorisi"nden bahsedilemez...
Sayfa 19 - 20 Takdimden İBDA YayınlarıKitabı okudu