LAWRENCE VE EŞREF
Eşref ’in Arabistan stratejisi nihayetinde işe yaramışa benzemektedir. Faaliyetlerinin uyandırdığı yankı Abdülhamid’in müsamaha eğilimiyle bir araya gelince uzlaşmaya yol açmıştı. Eşref ve kardeşi 1905’te affedildi ve daha önceden affedilip saltanatın ‘ihsan’ına kavuşmuş olan babalarının yanına, Batı Anadolu’ya dönmelerine müsaade edildi. Beladan
1001 gece'nin büyülü şehri Bağdat'ı, bugünkü Irak topraklarına gelen Araplar kurdu. İçinde efsanevi halife Harun er-Reşid'in yaşadığı zamanda şehir 500 yıldan biraz fazla eski idi ve dünya kültür ve zenginliğin merkeziydi. Bazı tespitlere göre XI. Asırda onun nüfusu iki milyondan fazla idi ve kuşkusuz zamanında dünyanın en büyük şehriydi. İslam
Reklam
Hârun er-Reşîd, Mâlik b. Enes r.a. 'den peygamber efendimize hakaret eden bir adamın durumunu sormuş, o sırada kendisine Irak fukahasının  (o gibi kimselere) değnek cezası verilmesine dair fetvaları hatırlatıldığında İmâm-ı Mâlik hz. kızmış ve "Peygamberine hakaret eden bir ümmetin bekası söz konusu olamaz. Kim peygambere hakaret ederse katledilir; kim ashabına hakaret ederse değnek cezasına (celde) çarptırılır." demiştir.
Sayfa 341 - Kadı Ebu'l Fazl yukarıda bahsedilen Irak fukahası "fetvasına güvenilmeyen, yahut hevasına tabi olanlar olmalıdır" demiştir.Kitabı okudu
"Halife Harun er-Reşid Ankara'yı zaptettiği veya Halife el-Me'mun Bizans İmparatoru II. Mikail karşısında zafer kazandığı zaman, her iki halifenin de savaş tazminatı olarak eski el yazması kitapların kendilerine verilmesini istemeleri son derece manidardır."
Sayfa 51 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Bir Kültür Devrimi
Halife Harun er-Reşid (786-809) Ankara’yı zaptettiği veya Halife el-Me’mun (814-833) Bizans İmparatoru 2.Mikail karşısında bir zafer kazandığı zaman, her iki halifenin de savaş tazminatı olarak eski el yazması kitapların kendilerine verilmesini istemesi son derece manidardır.
Akif merhumun "Necid Yolunda" isimli Safahat'taki: "Nar-ı beyza mı nedir öğle namazında güneş?" [Tepesinden döküyor beynine âfâkın ateş...] diye başladığı şiiri işte bu seferin mahsulüdür. Necd'in a'makına dalmış aylardan beri bir vaha arandığını hasretle yazdığı yazılarında olduğu gibi Eşreflerden aylardan beri haber yok. Çöl'ün a'maklarında yine Akif'in tabiriyle göğüslerini binlerce fırın ateşine vererek, bir avuç gölgeyi hakkıyla bulabildikleri kuytuları arayarak seyahatlerini ve siyasi vazifelerini İbn er-Reşid ve İbn es-Su'ud ülke ve çöllerinde yaparak bilahare öğrenildiği ve Eşref'in hatırat notları arasında bilindiği üzere Hail ile el-Muazzam arası birkaç günlük en-Nufud denilen çölü 15 günde ancak geçebilmelerine sebeb olan çöl fırtınalarına tesadüfleri yüzünden düşüp bayılan arkadaşlarından dört beşini çuval sarar gibi bitkin ve halsiz kalan develere sararak yol alıp Galban isimli bir kuyuya vararak susuzluktan hayatlarını kurtarıp bu kuyu başında üç gün istirahat-i mecburiyeden sonra Tima ki Hazret-i Muhammed (s.a.v) zamanından tanınmış bir karyeyi bularak canlarını kurtarmış olabildiklerini maiyyet efradından geldiklerinde öğrenmiş oluyoruz. Gerek Eşref, gerek kafile erkânı ve arkadaşlarının bu seferden memnun kaldıklarını ve Şerif'in isyanı gibi diğer bazı Arap emir ve şeyhlerinin aleyhimize kıyamları tehlikesini önlemiş ve ahden söz almış olduklarını ve tehlikeler önüne harbin sonuna kadar geçebildiklerini yine ve bilahare öğrenmiş oluyoruz.
Reklam
155 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.