Göztepe'deki Kenan Paşanın köşkünde bugün büyük bir üzüntü var. Kenan Paşa barut olmuş, yanına yaklaşılmiyor. Ama Paşa'nın hakkı var. Torunu Öztunç yedek subaylığını bitirip geldi. Öztunç, askerlikte teğmenliğe yükselememişti. Birliğine asteğmen gitti, yine asteğmen rütbesiyle eve döndü. O yıl yedek subay okulunu bitirip kıtaya çıkan ikibinden çok
807'de, er-Reşid Charlemagne'a Frank kralının Hıristiyan hiyerarşisindeki
yüksek mevkiinin başka bir kanıtını daha sağladı. Arap yönetimindeki
Kudüs 'te bulunan Hıristiyan kutsal yerlerini koruyan bir ferman
çıkartmayı kabul etti :
Hitti şunları der: "Hârûn er-Reşîd ve el-Me'mûn, eski Yunan ve İran felsefesi ile meşgul olup bu konuda yazılmış eserleri tetkikat altına aldıkları bir sırada Batıdaki çağdaşları Şarlman ve onun etrafındaki asilzâdeler, ancak kendi adlarını yazabilme huşûsunu birbirleri arasında eğlence ve alay konusu ediniyorlardı." (Hitti, 1989, s. 485). Ayrıca Hitti, 9. yüzyılda Şarlman'la birlikte Harûn er-Reşid'i dönemin en haşmetli iki emperyal hükümdarı olarak tanımlar. İkisini kıyasladığında ise Harûn er-Reşid'i Şarlman'a nispetle hem çok daha satvetli hem de yüksek bir kültürün temsilcisi olarak görür (Hitti, 1960, 74). Şarlman, Kudüs'e gönderdiği hacılarının emniyeti için Harûn er-Reşid'e çok sayıda elçi göndermiş, Harûn da bu girişime kayıtsız kalmayarak Şarlman'a Avrupa'da fil gibi bilinmeyen değişik hayvanlar, kıymetli taşlar ve kumaşlar ve bir de Arap bilim insanları tarafından geliştirilmiş olan saat başında çalan bir saat göndermiştir. Şarlman’ın çok fazla ilgisini çeken bu hediye Roma İmparatorluğu'nun en önemli bilim adamları tarafından incelenmiş fakat hiç kimse bu saatin mekanizmasını ve çalışma prensibini çözememiştir (bkz. Le Bon, s. 116).
Harun er-Reşid'in Ankara'yı zaptetmesiyle ve el-Me'mun'un Bizans İmparatoru Michel III'e karşı zafer elde etmesiyle, ikisinin de savaş tazminatı olarak sadece eski elyazmalarının ve Yunan eserlerinin tesliminde ısrar etmeleri manidardır.
Tek bir soru. Sadece bir tane. Kayra sordu.
“Nasılsın?”
Bacaklarını iki kişilik salıncağa uzatıp sağ kolunu sırtını dayadığı demire yaslayıp sol kolunu da salıncağın kenarına koydu. Birkaç saniye çevreyi seyretti. Ve başladı konuşmaya.
''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum.